AYGUN: HÜKÜMETE TARIMDAN YÜKLENDİTARIMI BİTİRMEK İSTİYORLAR-
CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, tarımda yaşanan maliyet artışlarına karşılık çiftçinin gelirindeki gerilemeye dikkat çektiği raporunda gıda fiyatlarının tüm dünyada düşmesine rağmen Türkiye’de yükselmesinin nedenlerine dikkat çekti.
“Bir zamanlar kendi kendine yeten ülke olmakla övündüğümüz tarımda maalesef, mercimekten nohuta, pirinçten buğdaya, bitkisel yağdan şekere kadar her alanda yabancı ellere muhtaç hale geldik. Yeterince desteklenmeyen çiftçi, yavaş yavaş tarımdan çekilmeye başlandı. Bu yüzden kendi leziz nohut, mercimeğimiz yerine, yabancının kalitesi düşük ürünlerine hem de daha pahalı olarak mahkûm olduk.” diyen CHP’li Aygun’un açıkladığı rapor şöyle:
DÜNYADA DÜŞÜYOR, BİZDE ARTIYOR
2018 yılı Ağustos ayında yayınlanan Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) gıda fiyatları endeksine göre dünyada et, süt ve ürünleri, tahıl, bitkisel yağ ve şeker fiyatları düşerken Türkiye’de bu gıdaların fiyatları artmaktadır. Bu durum, tarımsal girdilerin ithalata bağımlı olmasından kaynaklanmaktadır.
Dolar son üç ayda yüzde 44 artarak 6,70 TL oldu. Bu fiyatlarla ithalat; tarımı tamamen çökme noktasına getirmiştir. Petrol, gübre, yem hammaddesi dolar ile alınıp, Türk Lirası ile satılıyor.
Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun tespitleri yaşadığımız gerçeği özetlemektedir. Biz de onun sorusunu tekrarlayalım: “Tarımı bitir, çiftçiyi borç batağına sürükle! Samandan mercimeğe canlı hayvandan ete kadar tarım ürünlerini ithal et diyen dış güçler mi bizi bitirdi?”
TÜİK VERİLERİ KRİZİ SAKLIYOR, ÖRTBAS EDİYOR
Türkiye İstatistik Kurumu ( TÜİK) Ağustos 2018 itibariyle 12 aylık Üretici Fiyat endeksini yüzde 17,73 olarak hesaplamıştır. Tüketici fiyat endeksi ise 12 aylık yüzde 19,75’dir.
TÜİK verileri güvenilir değildir, adeta bizimle alay etmektedir. TÜİK, piyasadaki yangını saklamakta, krizi örtbas etmektedir. Çarşı-pazara yansıyan rakamlardan uzak verilerdir. TÜİK, hangi çarşı-pazar verisini kullanmaktadır?
Türkiye’nin her yerinde binlerce şubesi olan ve genellikle orta ve alt gelir gurubunda halkımızın alış veriş ettiği iki market zincirinde fiyatlar yüzde 25-30 artmıştır. Buna karşı TÜİK verileri, bu artışı yansıtmamaktadır.
AKP iktidarı TÜİK aracılığı ile krizi saklamaya çalışmakta, ancak mızrak çuvala sığmamaktadır.
ÇİFTÇİMİZ 1 YILDA YÜZDE 50 FAKİRLEŞTİ
Çiftçilerimiz, geçen yıla göre yüzde 50 fakirleşmiştir. Türkiye’de buğday ve arpa rekoltesinde mevsim şartlarından dolayı yüzde 25 ile yüzde 35 arasında düşüş yaşanmıştır.
İklim şartlarındaki değişim, gübre ve mazot fiyatlarındaki artış nedeniyle çiftçilerimiz maliyetlerini karşılayamaz hale gelmiştir, elindeki toprakları satmaya başlamıştır. Satılan arazileri, rantçılar havada kapmaktadır.
Tarım 2002 yılından bu yana bir çöküş içerisindedir. Burada bütün tarımsal ürünlerden bahsetmek imkânı yoktur. Bu nedenle, buğday, arpa, mısır ve ayçiçekten örnekler vererek çiftçimizin düştüğü durumu özetlemek istiyorum.
2002 YILINDAN BU YANA TARIM ALANLARI AZALDI
1) Ülkemizdeki tarım alanları 2002 yılında toplam 41.967.000 hektar iken, 2017 yılında yüzde 9 azalma ile 37.992.000 hektara düşmüştür.
2002 yılında buğday ekim alanı 93.000.000 dekar iken, 2017 yılında 76.688 785 dekara düşmüştür. Bu miktar yüzde 18’lik bir düşüştür. Neden buğday ithal ettiğimiz sanırım daha iyi anlaşılacaktır.
Arpa ekim alanı 2002 yılında 36.000.000 dekar iken 2017 yılında 24.247.372 dekara düşmüştür. Yani arpada yüzde 33 oranında ekim alanlarında azalma vardır.
GÜBRE FİYATLARINDA VAHİM TABLO!
2) Bakın Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verileri ile konuşacağım. Bakanlık; 2017 yılında gübre kullanımının 6,3 milyon ton olduğunu açıklamıştır.
Önümüzdeki ekim döneminde gübre kullanımı, ithalata bağımlı hale geldiğimiz için dolardaki yüzde 44’lük değer artışından dolayı düşecektir.
Çiftçi arasında ekim gübresi olarak bilinen DAP gübresinin kilosu 2017 yılında 1,34 TL iken, 2018 yılında yüzde 130 artarak 3,265 TL olmuştur.
Kompoze gübrenin fiyatı 2018 yılında bir önceki yıla göre yüzde 112 artışla 2,1 TL’den satılmaktadır.
Yani; gübre fiyatları geçen yıla göre yüzde 112-130 artmıştır. Bu rakamlar bugün itibarı ile geçerlidir. Maalesef yarın ne olacağını hiçbirimiz bilmiyoruz. Buğday, arpa, mısır ve ayçiçekte gübre desteği 2017 ve 2018 yılları için dekar başına 4 TL’dir. Çiftçi nasıl üretim yapsın?
Başka bir örnek verelim bir süt üreticisinin geçinebilmesi için 1 litre sütle 1.3 kilogram yem alması gerekmektedir Şu anda üretici, sütü litresi 1.60 liradan satmaktadır. Bu durumda, çiftçimizin 1 kilo yem almak için, 1.063 litre süt satması gerekmektedir. Yani üreticimiz, ürettiğinden para kazanamaz hale getirilmiştir.
MAZOT FİYATLARI KATLANIYOR!
3) 2017 yılı sonunda litresi 5,1 TL olan mazot fiyatı, 2018 yılı Ağustos ayında yüzde 23 artışla litresi 6,30 TL olmuştur.
Maalesef ekim dönemi esnasında mazotun ne olacağını kimse öngörememektedir.
Mazottaki destek artışları, litre başına yapılan fiyat artışları ile orantılı değildir.
2018’e geçişte tahıl ekiminde kullanılan mazot desteği yüzde 15,38, yağlı tohumların ekiminde ise yüzde 11,76 oranında arttırılmıştır. Çiftçi, adeta üretimden çekilmeye zorlanmaktadır. Çünkü mazot fiyatları geçen yıla göre yüzde 23 artarken, mazot desteği bunun yarısı yani yüzde 11,7 oranında arttırılmıştır.
ÜRÜN FİYATLARI DEĞİŞMİYOR!
4) İthalata bağlı girdi fiyatları, mazot , gübre vs sürekli artarken, yani çiftçinin masrafı katlanırken, devlet ürün fiyatlarını sürekli aynı oranda tutmaktadır. Adeta, çiftçinin üretim yapmaması için her türlü koşul sağlanmaktadır. Mazot ve gübredeki artışa rağmen, Toprak Mahsulleri Ofisi, buğday fiyatlarını sürekli aşağıya çekmektedir.
Buğday alım fiyatları uzun yıllardır 1 TL ve altındadır.
Çiftçi 3,2 buğday satacak, 1 kg DAP gübresi alacaktır.
Çiftçi 2,1 kg buğday satacak, ama 1 kg 20 x20 gübre alacaktır.
Çiftçi 6,27 kg buğday satacak ama 1 litre mazot alacaktır.
Arpa 80 kuruş civarında alıcı bulmaktadır.
Çiftçi 4 kg arpa satacaktır. 1 kg DAP gübresi alacaktır.
Çiftçi 2,62 arpa satacaktır. 1 kg 20 x 20 gübre alacaktır.
Çiftçi 7,83 kg arpa satacaktır. 1 litre mazot alacaktır.
Mısır alım fiyatları 90-95 kuruş arasındadır.
Çiftçi 3,43 kg mısır satacaktır. 1 kg DAP gübresi alacaktır.
Çiftçi 2,21 kg mısır satacaktır. 1 kg 20 x 20 gübre alacaktır.
Çiftçi 6,6 kg mısır satacaktır. 1 litre mazot alacaktır.
Trakya Birlik: Yüzde 40 yağlı ayçiçeğinin kilosuna 2,32TL fiyat vermektedir.
Çiftçi 1,4 kg ayçiçek satacak, 1 kg DAP gübresi alacaktır.
Çiftçi 0,905 kg ayçiçek satacak, 1 kg 20 x 20 gübre alacaktır.
Çiftçi 2,72 kg ayçiçek satacak, 1 litre mazot alacaktır.
Girdi fiyatlarındaki artışa rağmen çiftçiye destek artışları yetersiz düzeyde kalmaktadır.
Fark ödemesi desteği de 2017 den 2018 yılına geçişte sabit kalmıştır. Arpa ve buğdayda kilogram başına 5 kuruş, ayçiçekte kilogram başına 40 kuruş, mısırda kilogram başına 3 kuruş düzeyinde fark ödemesi desteği yapılmıştır.
Arpa ve buğdayda yurtiçi sertifikalı tohum kullanım desteği yine 2017 ve 2018 de sabit olarak dekar başına 8,5 TL düzeyinde tutulmuştur.
2018 yılında mazot desteği sadece 2 TL artmış, arpa ve buğdayda 15 TL, mısır ve ayçiçekte 19 TL olmuştur.
MISIR, BUĞDAY, ARPA VE AYÇİÇEK DEKARA DESTEK MİKTARI (2018 YILI)
ÇİFTÇİ BUĞDAY PARASINA TÜRK KAHVESİ İÇEMİYOR!
Çiftçinin halini, yaşam standartlarındaki düşüşü Türk Kahvesi ile açıklarsak, durumu özetlemiş oluruz. Çiftçiye, adeta Türk Kahvesi reva görülmemektedir. 1 yıl emek verip elde ettiğiniz buğday mahsulünün 1 kilosu ile 1 fincan Türk kahvesi içemiyorsunuz!
Okulların açılacağı şu günlerde kâğıda gelen zam çocuğun defterine, kalemine, silgisine de gelmiyor mu? 3 çocuk yapın derken, 3 çocuğun okul masraflarını hiç buğday alım fiyatları ile karşılaştırdınız mı?
Önümüz kış. Evler odun ister, kömür ister, doğalgaz ister. Bunlara gelen zammı hiç ayçiçek alım fiyatları ile karşılaştırdınız mı?
Çiftçi gübre, mazot fiyatlarından dolayı üretim yapamazsa ne olur? AKP iktidarı çiftçiyi, tarımı gözden çıkarmış görünüyor! Çiftçi üretim yapmazsa, ona tarımsal girdi sağlayan tarım sanayisi de çöker! Tüketici, pahalıya gıda ürünü alır hale gelir. Çiftçiden başlayarak bu zincirleme olarak ülkenin tamamını etkiler. Mesele sadece çiftçinin fukaralaşması değil, Türkiye’nin topyekûn fukaralaşmasıdır.
Çiftçi gıda güvenliğinin temelidir. Türkiye’nin varlığının sigortasıdır.
NE ÖNERİYORUZ?
Sonuç olarak;
1) Destek artışlarında piyasadaki reel fiyatlar dikkate alınmalıdır. Ekim- Kasım aylarına kadar mazot ve gübreye yeni bir zam gelmez ise şu anki rakamlar bazında mazotta destek artışı yüzde 50, gübrede en az yüzde 100 oranında arttırılmalıdır.
2) Acilen destek miktarları artırılmalı ve bu destekler de çiftçiye avans olarak ödenmelidir. Aksi halde ülkede sadece çiftçi değil, zincirleme olarak tüm toplum kesimleri ekonomik yönden sıkıntıya düşecektir.
3) 5488 sayılı Tarım Kanunu, AKP Hükümetleri döneminde 25 Nisan 2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunun 21. maddesinde “Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz” denilmektedir. Ancak AKP iktidarı, kendi çıkardığı yasaya uymamış, bu taahhüdünü yerine getirmemiştir.
Kanun’da belirtilmiş olan GSMH ve tarımsal destek miktarları incelendiğinde, çiftçimize ödenmesi gereken destek miktarının yarısından daha azının ödendiği görülmektedir. 2006 yılından bu yana destek miktarı azalarak bugünlere gelmiştir, 2006 yılında ödenmesi gereken destek miktarının sadece yüzde 60’ı ödenirken bu oran devamlı azalmış ve 2017 yılında yüzde 41,3’e kadar düşmüştür.
AKP iktidarı bir an önce 2006 yılında çıkardığı Kanun’a uymalı ve gayrisafi millî hasılanın en az yüzde 1’ine çiftçisine destek için ayırmalıdır.
Okunma Sayısı : 623