Aygun’dan ÇTSO’un açıklamasına cevap

CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası’nın (ÇTSO) şahsındaki açıklamasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

ÇTSO’nun 60. yılı kapsamında istihdama katkı sağlayanlar için verilen ödül törenine davet edildiğini, buraya hiçbir partiden tek bir vekilin katılmadığını vurgulayan Aygun, “Ben CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun olarak ÇTSO’nun 60. Yılı kapsamında istihdama katkı sağlayanlar için verilen ödül törenine davet edildiğim için mutlu oldum. Buraya Sadece AKP’li İlçe Yöneticileri katıldılar. Ben burada yaptığım protokol konuşmasında dolardaki krizin sürdüğünü, ekonominin adım adım büyük bir krize sürüklendiğini anlattım ki bu bir siyasi konuşma da değildir” vurgusunu yaptı.

Aygun, AKP’nin hiçbir vekilinin önemsemediği için olsa gerek toplantıya katılmadığına, kendisinin yoğun gündemine karşın icabet ettiğine dikkat çekti.

“Muhalefet partisi vekiliyim, farklı pencereden bakarım!”

Aygun, “ÇTSO’da yaptığım protokol konuşmasında sadece ekonomi krizinin fotoğrafını çektim. Ben muhalefet partisi vekiliyim, elbette ki farklı pencereden bakacağız! Gerçekleri söylemek, vatandaşıma boynumun borcudur” diye konuştu.

“Plaket verdim!”

ÇTSO’nun önce konuşmasından rahatsızlık duymadığını, hatta yaptığı konuşma sonrası birçok üyesine plaket verdirdiğinin altını çizen Aygun, “Ama AK Partili ilçe yöneticileri konuşmamdan rahatsız olup, toplantıyı terk etti. Belli ki daha sonra yüksek kademeleri harekete geçirerek ÇTSO’nun aleyhimde kınama açıklama yapmasını istediler. Odaların bu hale düşürülmesi, siyasilerin baskısı ile zorlanması Türkiye’deki gidişatın küçük bir örneğidir. Türkiye’de demokrasi artık rafa kaldırılmıştır” açıklamasını yaptı.

Milletimizi uyarmaya devam edeceğiz!”

Aygun, medyada muhalefet partisi vekillerine uygulanan ambargonun ardından meslek odaları ve sanayi odalarında konuşmalarının da engelleneceğini vurgulayarak “Bu tavır gerçekleri konuşan herkesi susturmaktır. Ama biz her koşulda bildiğimizi söylemeye, milletimizi uyarmaya devam edeceğiz. Aksi halde aldığımız oyların hesabını veremeyiz!” diye konuştu.

 

Çorlu siyasi ve iş dünyasını karıştıran o konuşmada Tekirdağ Mv. İlhami Özcan Aygun ne demişti.

 

işte o konuşma metni

Ticaret ve Sanayi Odaları, bulundukları kent ekonomisi için önemli işlev görürler. Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası’nın kentimiz için çalışmaları çok önemlidir, Çorlu’nun sosyo ekonomik kalkınmasında aktif rol oynamaktadır. Ticaret ve sanayi odamız, ülkemizin ekonomik aynasıdır.

FAİZDE DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜ OLDUK

Ekonomide ayna derken, gerçeklerden bahsetmek de vatandaşımıza boynumuzun borcudur. Herkesin de bildiği üzere Maalesef ekonomide işler hiç iyi gitmemektedir.

Merkez Bankası dün, politika faizi olan “bir hafta vadeli repo faizini” yüzde 17,75ten yüzde 24e yükseltti. Yükseltmek zorunda kaldı. Bu karar ile Türkiye Arjantin ve Surinam’ın ardından dünyada en yüksek faiz uygulayan üçüncü ülke olmuştur Amaç neydi? Dövizdeki yükselişe set çekmek

 

Peki dövizde beklenen düşüş oldu mu? Hayır Dün bir ara 6,02 civarında iken bugün biraz önce baktım, dolar tekrar yükselişe geçmiş Şu an 6.16 seviyesinde. Ne olacağını kimse tam olarak kestiremiyor. Bulgaristan’dan gelen yabancı vatandaşlar, TL değer kaybettiği için elindeki Euro ile kilolarca alışveriş yapıp gidiyor Çok üzülüyorum. Bu daha başlangıç. Krizin etkileri hızla derinleşiyor, topluma yayılıyor.

 

Cumhurbaşkanı ise Merkez Bankası’nın kararı için garip açıklamalar yapıyor. Bağımsızlığına vurgu yapıp, “Sabır bir yere kadar” deyip, faiz artışına karşı çıktığını söylüyor. Böyle ülke yönetilir mi? Yabancı yatırımcının kafası karışıyor. Bu kafa ülkeyi daha da kötü günlere götürür

 

YÜZDE 41 FAKİRLEŞTİK

Gelmeden TÜİK verilerine baktım. 2017 yılında kişi başına gayrisafi yurtiçi hasıla cari fiyatlarla 38 bin 660 TL, yani 10 bin 597 dolardı. Dolar o sırada 3.6. Şimdi dolar ne kadar 6,17 lira. Yani şu anda kişi başına düşen gelir 6265 dolar. Yüzde 40.9 fakirleştik Neredeyse yarı yarıya fakirleştik Sadece 1 yılda bu kadar fakirleştik.

Demek ki sorun Rahip meselesi değil, ekonomideki yapısal sorundur. Üretmeden tüketime dayanan, fabrikalarını haraç meraç satan, ülkeyi betona gömen, istihdam sağlayacak üretim tesisleri açmayan, eldeki en önemli Cumhuriyet kurumlarını yok pahasına satan zihniyettir.

Çiftçisine değer vermeyen, tarım sektörünü ayağa kaldıramaz. Bugün hem tarım, hem hayvancılıkta battık, yabancı ellere muhtaç hale geldik. Şarbon krizi ortaya çıktı daha bilmediğimiz nice sorunla karşılaşacağız.

Tasarrufa gitmemiz, sıkı maliye politikası uygulamamız gerekiyor. İsraf ve rant ekonomisinden hemen vazgeçilmelidir Borç batağındayız. İngiltere’de tefecilere teslim olduk Kimse Türkiye’ye kredi vermek istemiyor. Harcama artttıran tüm projeler, Kanal İstanbul vs hemen şimdi rafa kaldırılmalıdır Tasarruf sadece vatandaştan istenmez. Tepeden başlar. Lüks içindeki uçak siparişleri, yeni saray inşaatları, gereksiz ihtişam ve şatafat bizi tepe üstü götürür

Türkiye ekonomisi, katma değeri yüksek mal üretimi sağlayacak eğitim ile donatılmak zorundadır. Ne var ki tasarruf adı altında eğitim bütçesinden kesinti yapılıyor, karma eğitim kimi okullardan kaldırılıyor Bu kafa ile nasıl kalkınacağız

 

DÜNYA FİYATLARININ YÜZDE 28 ÜZERİNDEYİZ

Bakın Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü yani OECD 2018 Tarım Raporu açıklandı. Türkiye’de yurtiçi fiyatlar 2015 ve 2017 yıllarında dünya fiyatlarının yüzde 28 üzerinde

 

Devletin tarım sektöründeki inovasyon projelerine verdiği destek, doğrudan yardımların sadece yüzde 1’idir. Bu kahreden bir rakam. Herkes tarımdan çekiliyor Oysa İzlanda hükümeti çiftçisine yüzde 60 fiyat desteği veriyor. Norveç, İsviçre yüzde 50’nin üzerinde destek veriyor.

 

 TARIM ALANLARI AZALIYOR

Ülkemizde 2002 yılında 41 milyon 967 bin hektar olan tarım alanı şu an 37 bin 992 hektara düşmüştür. 2018 yılında 3 milyon 697 bin hektar alan ise nadasa bırakılmıştır. Hâlbuki nadas yerine natif ürün politikası ile tarım içinde tutulabilecek topraklar, üretim dışına atılmıştır.

 

Ülkemizde çiftçi adım adım üretimden çekiliyor. Mazot fiyatları geçen yıla göre yüzde 23 arttı, DAP gübresinin kilosu yüzde 130 arttı, çiftçi bu durumda niye üretim yapsın? Ama çiftçi üretimden çıktıkça, farkında değiliz, hepimiz fakirleşiyoruz. Dünya fiyatlarının yüzde 28 üzerinde gıda tüketiyoruz. Bu daha 2017 fiyatları. 2018 yılsonu bunu katlayacaktır

 

Tarım girdileri ithalata dayanıyor. Dolar arttıkça çiftçi kaybediyor, üretimden çekiliyor, pahalılık artıyor, mutfakta yangın çıkıyor. Domino taşları gibi hep birlikte devriliyoruz.

 

Yabancı yatırımcı, Türkiye piyasalarından çıkmaya devam ediyor.

Tabii, cari açık açısından ihracatımızın arttırılması gerekiyor. Ama o kadar çok ülke ile sıkıntı yaşıyoruz ki daha önceki rüzgârı kaybetmiş, ihracat pazarlarımızı daraltmış durumdayız Kurdan kaynaklı maliyet artışları Türk ihraç ürünlerinin fiyat rekabetini olumsuz etkileyecektir.

 

Konut balonu patlayabilir. Bankalar Birliği açıkladı. Ocak-Haziran 2018 verilerine göre; batık ve geri ödenemeyen kredilerin ağırlığını konut kredileri oluşturuyor. Toplam 75 milyar TL’lik bir rakam bu. Kredi taksitlerini ödeyemediği için bankalarca el konulan ipotekli konut sayısı ise altı ayın sonunda 14 bine ulaşmış durumdadır

 

Özelleştirmelerden bahsettik. Devletin yükünü azaltması gereken bu politika, AKP döneminde devletin en verimli büyük arazilerinin yabancı sermayedarlar da dahil yandaşlara peşkeş çekildiği bir dönemle sonuçlanmıştır.

 

En acı tablo Türk Telekom örneğidir. 2005 yılında dolar kuru 1.40 TL iken yüzde 55 hissesi Lübnanlı Hariri ailesine 1.3 milyar doları peşin, toplamda 6.5 milyar dolara satılmıştı Bu aile, Türk Telekom’un trilyonluk gayrimenkullerini sattı, elde edilen 22 milyar liralık temettüyü ülkesine götürdü

 

Ve şimdi yani 13 sene sonra içi boşaltılmış, zarar edilmiş halde Türkiye’nin kucağına, bankalara bıraktılar Bunun bedelini hep birlikte ödeyeceğiz. Şu anda 4.5 milyar dolar kredi borcu olan ve 2016 yılından bu yana zarar ettirilen Türk Telekom, üç Türk bankasına devredilmiştir

 

Bu rezalet esasında Yüce Divanlıktır. Özelleştirilmeden önce yılda 2 milyar dolar kâr eden, Türkiye’nin her yıl vergi rekortmenleri arasında olan Türk Telekom, Araplar tarafından zarar ettirilmiştir. Söz verdikleri hiçbir yatırımı yapmamışlardır. Araplar, kâr parasını kendi ülkelerine götürmüş, içi boşaltılmış halde tükettikleri Türk Telekom’u borçlu, batak halde, şimdi Türklere, bankalarımıza bırakmışlardır. Bunun vebali büyüktür. Bankalarımız, 4.5 milyar dolarlık kredi alacaklarını tahsil ettirmeye çalışacaklar.

 

Tabii bütün bunlar olurken bankalarımızın kredi notu da düşürülüyor. Moody’s de en son, 20 Türk bankasının notlarını riskli seviyeye indirdi. Bu da bankalarımızın uluslararası piyasalarda ciddi sıkıntı yaşayacağını, bazı bankalara dış kaynak kapısının kapanacağını ortaya koyuyor.

 

Özetle içinde bulunduğumuz ekonomik tablo acıdır. Buradan çıkışın acı reçetesini en çok vatandaşlarımız ödeyecektir.

 

Herkesin başını kuma gömdüğü ya da gömmek zorunda bırakıldığı bu süreçte muhalefet partisi olarak gerçekleri gün yüzüne sermek zorundayım. Ticaret ve Sanayi Odamızın ekonomik kriz sürecinde kendisine yakışan sorumlulukta rol üstlenerek, gerekeni yapacağına inancım tamdır. Umarım hep birlikte, dayanışma yaparak bu süreci atlatacağız.

Yayınlanma Tarihi : 16 Eylül 2018
Okunma Sayısı : 587
oıo