Yüksünmeyin! Saadet Partisi’nden özür dileyin
Saadet Partisi Tekirdağ il Başkanı Halil İbrahim Kart gündemi değerlendirdi.
Gelinen noktada Saadet Partisinin duruşuna gelindi diyen Kart açıklamasına şöyle devam etti:
Yazık değil mi Bu insanlara.
Türkiye, dış politik savrulmalarında geç de olsa bir kez daha Millî Görüş’ün dediğine geldi!
Arap Baharı’nın Suriye’de sarpa sarması ile Türk dış politikası da savrulmaya, hatta patinaj yapmaya başladı. Başbakan, “6 ayda Esad gidecek!” dedi, Suriye ile ipleri kopardı, ülke paramparça edildi. Dolayısıyla Irak’la da ilişkiler gerildi. İran’la, Suriye ile görüşen, akan kanı durdurmak için barışçı diyalog ve müzakere için büyük bir çaba sarf eden Millî Görüş ve Saadet camiası ise “Esadcı” diye yaftalandı. Gelinen nokta ise Saadet Partisi’nin Suriye iç savaşının başlamadan önceki ilk adımı attığı nokta
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 13. Büyükelçiler Konferansı’nın kapanışı dolayısıyla basın toplantısı düzenledi. Mevlüt Çavuşoğlu, “Suriye’nin bölünmesini engellemek için Suriye’de güçlü bir yönetimin olması lazım. Topraklarının her köşesine hâkim olabilecek irade ancak birlik beraberlikle olur” açıklamasında bulundu. “Muhalefetle Suriye’deki rejimi bizim bir şekilde anlaştırmamız lazım” diyen Çavuşoğlu, “Aksi takdirde kalıcı barış olmaz” dedi
YILLARCA MİLLÎ GÖRÜŞ’E İFTİRA AT, SONRA MİLLÎ GÖRÜŞ NOKTASINA GEL!
İyİ de sormak gerekmez mi?
* Madem Suriye ile müzakere, barışçı diyalog noktasına gelecektiniz, on yıldan bu yana niçin Millî Görüş hareketini ve camiasını, “İrancı, Esadcı, zalimden yana” diye yaftaladınız?
* Koca bir camiayı ve ülkenin geleceğini temsil eden Millî Görüş’ü, “Komşularla diyalogda bulunuyor” diye töhmet altında bıraktınız?
* Madem Esad’la müzakere noktasına, sonunda Millî Görüş’ün dediği noktaya gelecektiniz, neden Saadet camiasına iftiralarda bulundunuz?
* Ve daha da önemlisi, niçin Suriye’nin yıkılmasını ve parçalanmasını beklediniz?
Batı’nın dümen suyunda savrulmaların faturası çok ağır oluyor
* Millî Görüş, 50 yıl önce de, “Düşman komşu yok, kardeş Müslüman ülkelerimiz var” diyordu. Bununla da yetinmeyip dönemin Genel Başkanı Mustafa Kamalak başkanlığında bir heyetle Suriye’ye gidip Esad ile de görüşme yapılmıştı. Saadet camiası, “Komşudaki yangına körükle gidilmez, kardeşler arasındaki sorunu Batı’nın radarları, Patriotları çözmez. Diyalog ve barış esastır” dediği için marjinal ilan edilmişti. Değişen, marjinal yollara sapan Millî Görüş mü, yoksa Batı’nın dümen suyunda bir Avrupa’ya, bir Anadolu’ya savrulanlar mı? Yüksünmeyin; Saadet’ten, Millî Görüş’ten özür dileyin
Okunma Sayısı : 540