VECDİ GÜNDOĞDU “MADENCİLER DOLAR BALYALARKEN,MADEN SAHALARINDA YAŞAYANLAR KANSERLE MÜCADELE EDİYOR”
Öncelikle sunumlarınız için ben teşekkür ediyorum ama şunu da sormak istiyorum yani arkadaşlarımız sunumlarını yaptı ve bu sunumlarla ilgili şunu öğrenmek istiyorum:
İklim kriziyle ilgili, kuruyan göllerle, yok olan derelerle ve maalesef yine yok olan ormanlarla ilgili şu sunumunuzda ne vardı çok merak ettim.
Birincisi, bir şey yoktu; sadece varmış gibi yaptınız arkadaşlar. İkincisi, kömürle ilgili birtakım şeyler söylediniz. Özellikle kömürün bir an önce çıkarılıp termik santraller yoluyla da harcanması gerektiğini de belirttiniz.
Bir yandan bir sunumda Kyoto Sözleşmesi'nden bahsedildi ama yaptırım gücünün olmadığını söyledi ama diğer yandan başka bir sözcü de Kyoto'nun yarın öbür gün bunun önüne geçebileceğini ve kömürün bir an önce çıkarılması gerektiğinden bahsetti yani aslında birbirinizle de çelişkiye düştünüz.
Bir defa şunu söyleyeyim arkadaşlar, tabii ki madencilik olmalı mı?
Çevreye duyarlı, insana saygılı, doğayı seven ve buna göre bir madencilik anlayışı olmalı.
Bunu bizim hepimizin yapması gerekiyor ama bazen gözünüzü o para hırsı bürüdüğü için biz bunları bir kenara bırakıp "Ya, şu an ben işime bakayım, dolayısıyla da bu işle de gideyim." diyor ve biz bunun sürekli olarak değişen madencilik sektöründeki yasalarla da ilgili, iktidarda olanların anlayışı ile ilgili..
Bu kadar izinleri ve bunları çok genişlettiğiniz için. Ben kendi bölgeme de diğer bölgelere de baktığımda sürekli olarak özellikle taş ocaklarıyla ilgili sürekli yeni ruhsatlar istiyorlar, yeni ruhsatları istemekle kalmayıp mevcut ruhsatların da genişletilme çabası içine girdiklerini görüyorum.
Ve maalesef hemen bir bakıyoruz "Neticede kamu yararı vardır." denip özellikle valiler tarafından da "ÇED Gerekli Değildir" raporlarıyla da maalesef bunlar sağlanıyor.
Şimdi biz "Kömüre karşı değiliz." diyoruz, siz öyle bahsettiniz ama kömürün yapmış olduğu zararları, karbon etkisini de hep birlikte gözlemliyoruz.
Bir soru sormak istiyorum: Şu andaki sunumcu arkadaşlardan kömürlü termik santralin olduğu bir yerde oturan var mı, merak ediyorum. Oradaki çevreye ettiği zararlarını merak ediyorlar mı?
Orada çoluk çocuğunu yetiştiren ailelerin ne kadar sıkıntıda olduğunu, yaş 50-55'e geldiğinde kanserle mücadeleye başladığını, yaş 60'a geldiğinde de maalesef vefat ettiklerini görüyorlar mı?
Görmüyorsunuz arkadaşlar.
Bugün Almanya başta olmak üzere artık yavaş yavaş 2038'lerde "Evet, biz kömürlü termik santralleri kaldırıyoruz." O iddia falan değil, söylenilen bir sözdü. "Kaldırıyoruz dolayısıyla da bundan sonra kömürlü termik santral açmayacağız." demesine rağmen biz hâlâ yenilerini yapma derdindeyiz. "Tekrar bu kömürü kullanalım." diyoruz.
Şimdi, madem biz çağdaş, modern dünya üzerinde Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi "lider ülkeler arasına girdiysek" liderliğimizi de burada da gösterelim değerli arkadaşlar.
Özellikle madenciler de kendilerini bir rehabilite etsinler, bir baksınlar.
Mutlaka işlerini düzgün yapan, iyi yapan, gerçekten kurallara uyan madencilerin olduğunu da biliyoruz ama ben size kendi bölgemde hiç saymasam şu yirmi yıl içinde açılmış ve daha sonra da kapanmış ama kesinlikle de rehabilite edilmemiş 30 tane yer gösterebilirim.
Evet, buradaki sunumlarda bizlere göstermiş olduğunuz o ağaçlar, o yeşillik, oradaki planlama doğrultusunda yapılan işler çok güzel ama keşke öyle olsa.
Ben eminim ki, orada göstermiş olduğunuz görseller Türkiye'de işin sadece yüzde 5'ini belki de kapsıyor çünkü birçok madenci işini gördükten sonra terk edip gidiyor.
Orada sözleşmesi yapılmış o sözleşmenin hiçbir tanesine de uymuyor değerli arkadaşlarım.
Artı,iklim krizi ve kuraklık komisyonunda madencilerin ne işi var diye de sormaktan kendimi alamıyorum.Teşekkür ediyorum, sağ olun.
Okunma Sayısı : 728