Pehlivan: İşte israf tam da budur

Saadet Partisi Tekirdağ il Başkanı Feti Pehlivan, haftalık basın toplantısında ‘israf ekonomisinin son bulması’ gerektiğini yineleyerek, Türkiye’nin makam araçlarına harcadığı paranın vahametine vurgu yaptı. Pehlivan, Türkiye’nin Çin’den aldığı kredi miktarıyla makam araçlarına harcanan parayı karşılaştırarak israfın boyutlarına dikkat çekti.

 

 Saadet Partisi Tekirdağ il Başkanı Feti Pehlivan, haftalık olağan basın toplantısında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Pehlivan, İslam âleminin Hicri yılbaşını kutladı. İkiz Kuleler’e 11 Eylül’de saldırı yapıldığını hatırlatan Pehlivan, bu saldırıyı bahane ABD’nin İslam coğrafyasında kan ve gözyaşının akmasına neden olan politikalar izlediğine dikkat çekti. 12 Eylül antidemokratik darbenin 38’inci yıldönümü olduğunu da ifade eden Pehlivan, “Cenab-ı Allah bir daha bu millete 27 Mayıs’lar, 12 Eylül’ler, 28 Şubat’lar, 15 Temmuz’lar yaşatmasın” temennisinde bulundu. Darbelerle Türkiye’nin önünün kesildiğine vurgu yapan Pehlivan, “Çalışanın emeği, fakir fukaranın ekmeği çalınmıştır. Bir milletin umudu, geleceğe ilişkin hayalleri yok edilmiştir” dedi.

Pehlivan, “Makam aracı konusunda gerçekten korkunç bir israf söz konusu; 2015-2016-2017, yani son 3 yılda kamuya araç satın alımına harcanan para tam 4,9 milyar lira. Aynı dönemde araç kiralamaya harcanan miktar ise 1,5 milyar liradan fazla.  Toplamda 6,5 milyar lirayı buluyor. Buna 2018 yılının ilk yarısını da kattığımızda bu rakam 7 milyar liraya ulaşıyor. İki ay önce Çin’den bin bir zorlukla alınan 3,6 milyar dolar krediye dikkat çeken Pehlivan, “Durumun vahametini siz düşünün” dedi.

DARBELERDEN DERS ÇIKARMALIYIZ

Darbeleri önleminin yolunun darbelerden ders çıkarmaktan geçtiğini belirten Pehlivan şöyle devam etti: “Yapılan hatalara tekrar düşmemektir. Maalesef 12 Eylül’den sonra yapılan yanlışlar, Türkiye’yi 28 Şubat’a, 28 Şubat’ta yapılan yanlışlar da 15 Temmuz’a götürdü. Tıpkı 12 Eylül’deki gibi 28 Şubat’ta da on binlerce insan irtica bahanesiyle fişlendi. Binlercesi işten atıldı, ihraç edildi. Gece yarıları evleri basıldı.  Hukuk, adalet, insan hakları rafa kaldırıldı. Biz istiyoruz ki; 15 Temmuz’dan sonraki süreçte de aynı yanlışa düşülmesin. Elbette her türlü terör örgütünün üzerine gidilsin.  Elbette devlete sızmış her türlü illegal yapı dağıtılsın. Ama masumlar cezalandırılmasın. Onların masumiyeti üzerinden yürümesin. Keyfiyet değil, adalet esas alınsın.”

 

 

AYNI HATALAR TEKRARLANMASIN

Pehlivanşöyle devam etti: “Darbeleri önlemenin yolu; daha fazla şeffaflık, daha fazla demokrasidir. Herkesin saygı duyduğu bir adalet sistemini kurmaktır. Gelir dağılımında hakça bir paylaşımı sağlamaktır. En önemlisi de; Türkiye Cumhuriyeti’ni, hiçbir ideolojinin, hiçbir yapının, hiçbir partinin ve hiçbir kişinin vesayet ve tahakkümü altına sokmamaktır” diyerek, aynı hataların tekrarlanmaması vurgusu yaptı.

İKTİDAR, FIRSATÇILIĞI KENDİ İCRAATLARINDA ARAMALI

Son zamanlarda Türkiye’nin bir numaralı problemi haline gelen zam konusuna da değinen Pehlivan, “Artık zamlar hayatımızın bir parçası oldu. Küçücük bir örnek olsun diye söylüyorum; bir kutu küçük salça 4 liradan 8 liralara çıktı. Bir top A4 kâğıdı 6 liradan 22 liralara çıktı. İktidar bütün kâğıt fabrikalarını satarak ülkeyi kâğıtta bile dışarıya bağımlı hale getirdi. Tuvalet kâğıdı dahi 60 liralık rakamları gördü. Aynı zamanda ne yazık ki fırsatçılık da hortladı. Birtakım tarihi taşların, heykellerin ziyaret edilmesine zam yapılmasını anlayamam. Bu hafta müze ve ören yerlerine yüzde 50’lerin üstünde zamlar yapıldı. Kanaatimizce iktidar, fırsatçılığı sadece marketlerde değil, kendi icraatlarında da aramalı” diyerek, çelişkileri ortaya koydu.

TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİ OBEZİTEDİR

Aklıselimle hareket etmek yerine komik tepkilerle karşılaşıldığını kaydeden Pehlivan, konuşmasına şöyle devam etti: “Hollanda ile ters düşüyor, portakal bıçaklıyoruz. ABD ile ters düşüyor, telefon parçalıyoruz. Son olarak ise Bursa’da bir turşu üreticisi firma dolara tepki göstermek için doların turşusunu kurmuş. Düştüğümüz durum komik bir hal aldı. Ne yazık ki en üst merciden en alta kadar olayları sağlıklı bir şekilde okuma yeteneğimizi kaybediyoruz. Telefon kırarak, portakal bıçaklayarak, doların turşusunu kurarak içinde bulunduğumuz krizden çıkmamız mümkün değildir. Bu hafta açıklanan 5,2’lik büyüme kimseyi kandırmasın. Sanayinin daraldığı, ticaretin küçüldüğü, tarım ve hayvancılığın bitme noktasına geldiği bir ülkede sağlıklı büyümeden bahsetmek mümkün değildir.  Obezite hastalığı sadece insanlarda değil, ekonomide de olabilir. Türkiye’nin büyümesi sağlıklı bir büyüme değil, bir obezite hastalığıdır.”

3YILDA MAKAM ARAÇLARINA 7 MİLYAR HARCANDI

Saadet Partisi olarak haftalardır gündeme getirdikleri ‘israf ekonomisi son bulmalı’ söyleminin nihayet Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından dinlendiğinin altını çizenPehlivan, “Sayın Berat Albayrak’ın kamuya ait taşıtların envanterini istediği ve kamu araçlarında tasarruf planlamasına gitmeyi planladığı ortaya çıktı.  Bunu doğru ve sevindirici bir adım olarak görüyor, sonuna kadar destekliyoruz. Çünkü makam aracı gerçekten konusunda korkunç bir israf söz konusu; 2015-2016-2017, yani son 3 yılda kamuya araç satın alımına harcanan para; tam 4.9 milyar lira. Aynı dönemde araç kiralamaya harcanan miktar ise 1,5 milyar liradan fazla.  Toplamda 6.5 milyar lirayı buluyor. Buna 2018 yılının ilk yarısını da kattığımızda bu rakam 7 milyar liraya ulaşıyor. Daha iki ay önce Çin’den 3.6 milyar dolar kredi bulduğumuzda nasıl bayram ettiğimiz hatırlanacak olursa rakamların vahameti daha iyi anlaşılacaktır. İşte bizim israf dediğimiz tam da budur.  Atalarımız güzel demiş; ben yumuşatarak söyleyeceğim; Ekmeğimiz yok yemeye, limuzinle gidiyoruz gezmeye” diye konuştu.

 

GÖSTERİŞ VE ŞATAFAT YERİNE ÜRETİME HARCAMA YAPSAYDIK EKONOMİK KRİZ OLMAZDI

Son 16 yılda sahip olduğumuz kaynaklar, alınan borçlar gösteriş, şatafat ve makam araçları yerine üretime ve yatırıma harcanmış olsaydı Türkiye’nin bugün ekonomik krizle boğuşmayacağının altını çizen Pehlivan, “Ama maalesef aynı hatada ısrar ediliyor. Mesela bu hafta Alman Der Spiegel dergisinde yayınlanan habere göre Türkiye ileAlmanya arasında 35 milyar Euro’luk bir hızlı tren ağı projesi görüşülmüş. Buna göre Almanya’dan alınacak 35 milyar Euro’luk destek ile Türkiye’deki hızlı tren ağları yenilenecek ve mevcut ağlara yeni hatlar eklenecek. Buradan iktidarı tekrar tekrar uyarıyoruz; ayağımızı yorganımıza göre uzatmak zorundayız. Borç yiğidin kamçısı olmaktan çıktı, boğaza kadar geldi. Tekrar söylüyorum; biz hızlı trene karşı değiliz. Böyle hızlı borçlanmaya ve aldığımız borçların yanlış önceliklerde kullanılmasına karşıyız” dedi.

DIŞ POLİTİKA ‘HEY HEYLERLE’ YÜRÜTÜLEMEZ

Tahran Zirvesi ve İdlib konusuna da değinen Pehlivan, İdlib sürecinin keşmekeşe döndüğünün altını çizdi. Büyük umutların bağlandığı Tahran Zirvesi’nden ne yazık ki çözüme dair bir kararın çıkmadığını belirten Pehlivan, şunları kaydetti: “Bölgede büyük acılar yaşandı. Çözüm silahta değil, diyalogdadır. Suriye iç savaşının bir an önce sonlandırılması, bölgenin sükunete kavuşturulması için diyalog süreci kararlı bir şekilde sürdürülmelidir. İdlib’e askeri müdahale yeni göç dalgalarını tetiklemekle kalmayacak, tarihin en büyük dramlarından birine neden olacaktır. Dış politika ‘hey heylerle’ yürütülemez. Oturup düşünmek lazım. Her zaman söylediğimiz gibi, biz bu uyarılarımızı bir kardeşlik vazifesi olarak yapıyoruz.”

16 YILDA GÖSTERİŞ VE ŞATAFAT YERİNE ÜRETİME HARCAMA YAPSAYDIK EKONOMİK KRİZ OLMAZDI

Pehlivan, Son 16 yılda sahip olduğumuz kaynaklar, alınan borçlar gösteriş, şatafat ve makam araçları yerine üretime ve yatırıma harcanmış olsaydı Türkiye’nin bugün ekonomik krizle boğuşmayacağının altını çizdi.

Pehlivan, “Ama maalesef aynı hatada ısrar ediliyor. Buradan iktidarı tekrar tekrar uyarıyoruz; ayağımızı yorganımıza göre uzatmak zorundayız. Borç yiğidin kamçısı olmaktan çıktı, boğaza kadar geldi. Böyle hızlı borçlanmaya ve aldığımız borçların yanlış önceliklerde kullanılmasına karşıyız” dedi.

Yayınlanma Tarihi : 13 Eylül 2018
Okunma Sayısı : 977
oıo