ENFLASYON SEPETİNDEKİ SÜT ÜRETİCİNİN SÜTÜ DEĞİL ÜRETİCİNİN SÜTÜNDEN ÜRETİLEN SANAYİCİNİN MAMULLERİDİR. SÜTÜMÜZÜN DEĞERİ KAYBOLDU SÜT ÜRETİCİSİ BİR TÜRLÜ RAHAT EDEMİYOR.
Bugün açıklanan TÜİK verilerine göre
“Süt ve Süt Ürünleri Üretimi, Haziran 2022
Ticari süt işletmelerince 851 bin 309 ton inek sütü toplandı
Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre ticari süt işletmeleri tarafından yapılan yoğurt üretimi %8,8, ayran üretimi %7,9 artarken; inek peyniri üretimi %10,6, içme sütü üretimi %4,1, toplanan inek sütü miktarı %3,3 ve tereyağı üretimi%2,5azaldı.
Ocak-Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre, tereyağı üretimi %33,6, ayran üretimi %25,7, yoğurt üretimi %5 artarken; inek peyniri üretimi % 6,2, içme sütü üretimi %6,1 ve toplanan inek sütü miktarı %2,9 azaldı.”
Şeklinde açıklanmıştır.
TÜİK verilerinden de anlaşıldığı üzere süt üretimimiz % 4,1 olarak düşüş göstermiştir. Devletin Kurumu olan TÜK bu açıklamalarıyla bizi destekliyor ama hala dişi damızlık hayvanlarımızın kesilmesine de göz yumuluyor.
Hayvancılığın kurtuluşu süt üretimindedir. Eti ucuz tüketmek istiyorsak daha fazla süt üretip fiyatını her zaman sürdürülebilir rakamlarda tutmalıyız. Çiğ süt fiyatları belirlenirken yani parite uygulanırken sadece süt yemi baz alınmamalıdır. Kaba yem fiyatları ( yonca, saman, sılaj, ) da göz önünde bulundurulmalıdır.
Yıllardan beri söylüyoruz, mücadele ediyoruz tam bir noktaya geliyoruz bakıyoruz ki şartlar anında değişiyor yeni bir çıkmaza giriyoruz. Hayvanlarımız yeniden kesime gidiyor. Kurtulamıyoruz bu süreçten.
Yetkililerimiz bunları görmezden geliyor, şuan süt üretiminde kar olmadığı gibi sürdürülebilir bir üretim maalesef yoktur.
Hızlı ve kalıcı bir çözüm yolu bulunmalıdır. Üretilen çözümler anlık işe yarıyor. Süt Üreticisinin ürettiğinden kar edememesi üretimden çekilmesidir. Bunu sadece biz değil TÜİK bugün açıkladığı verilerle de gözler önüne seriyor.
Dün Ziraat Odaları Merkez Birliği Başkanımız Sayın Şemsi BAYRAKTARLA yaptığımız görüşmede de süt sektöründe girdiğimiz bu çıkmazı konuştuk.
Bakanlığın Yönetmeliği ile kurulan Ulusal Süt Konseyi görevini yapamamaktadır. Her ay açıklaması gereken Üretim maliyetlerini açıklayamamaktadır. Herkesin kabul ettiği konseyin maliyet tablosundaki verileri kendimiz bugünkü şartlarA göre güncellediğimizde durum ortaya çıkmaktadır.
Görüyoruz ki süt üreticisi enflasyona kurban ediliyor.
Enflasyon sepetindeki süt üreticinin sütü değil üreticinin sütünden üretilen sanayicinin mamulleridir. Bunun için enflasyonun sebebinin ÜRETİCİ OLMADIĞINI belirtmek isterim. Yetkililerin söylediği “ YEM ARTARSA , SÜT FİYATI ARTAR” CÜMLESİ tamamen yanlıştır.
Süt üreticisinin maliyeti te SADECE yem değildir. Hayvanlarımızı sadece sanayi yemiyle beslemiyoruz. Bu yüzden karar vericilerin karar alırken bunları göz önünde bulundurması gerekmektedir.
Geçmişte yapılan gübre ve yemdeki KDV indirimin üreticiye daha yansımadan kaybolduğunu da hatırlatmak ister verilen desteklemelerin üreticiyi tüketiciyi ve Devletimizi koruması açısından ürüne daha fazla destek verilmesi gerektiğini de belirtmek isterim.
Bir de Gıda Komitesinin çiğ süt referans fiyatının belirlenmesi noktasında kararları alırken hangi ürün ile ilgili karar alınıyorsa, orada o üretici temsilcisinin de bulunması gerekir. Yoksa alınan kararlar üreticiye tüketiciye, sanayiciye ve sektöre yanlış yansımaktadır. Yani bu işi ve sektörün sahanın üreticinin sorunlarını bizler biliyoruz. Komite gerekli kararları alırken üretici temsilcilerinin de bulunması elzem bir durumdur.
Süt referans fiyatının açıklanması eskiden olduğu gibi Gıda Komitesinden çıkarılıp Tarım ve Orman Bakanlığımızla Ulusal Süt Konseyinin himayesine verilse çok daha iyi olacaktır.
Üreticinin feryadını basın yoluyla olsun, açıklamalarla olsun her platformda dile getiriyorum. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımıza da bir yazı yazarak ÜRETİCİLERİMİZİN SORUNLARI ilettim.
Okunma Sayısı : 596