CHP'Lİ ÖZTRAK: SEÇİMDEN SONRA TUFAN DİYORLAR

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

Bugün 18 Mart, Çanakkale Deniz Zaferi’nin 104. yıl dönümü ve şehitlerimizi anma günü. Çanakkale Deniz Zaferi, tarihin akışını değiştirmiş bir olaydır. Bu ülkenin cesur evlatları, vatanlarını savunmak için omuz omuza verip bu zaferi kazanmışlardır. Bu büyük destan Anadolu ve Rumeli’de milli bilinci yeniden ateşlemiş, kurtuluş savaşımızın da mayası olmuştur.

Emperyalistlere “Çanakkale geçilmez” dedirten bu savaş, büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarih sahnesine adımını attığı ilk önemli olaydır. Bu özel gün vesilesiyle, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, bu vatan için gözlerini kırpmadan canlarını verip bu toprakları bize vatan yapan tüm şehitlerimizi bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum.

73 YILDIR BÖYLE SEVİYESİZLİK GÖRÜLMEDİ

 

Yerel seçim kampanyamıza “Mart’ın sonu bahar” diyerek başladık. Baharın işaretleri artık iyiden iyiye görülüyor. Fakat karşımızdaki Bahçeli-Erdoğan koltuk aşkı ittifakı, bahar havasından rahatsız. “Yaklaşan baharı nasıl kışa çeviririz” diye milletimizin arasına nifak sokmaya çalışıyorlar. Çok partili yaşama geçtiğimiz 1946’dan bu yana ülkemizde 20 genel seçim, 14 tane de mahalli idare seçimi yapıldı. Ancak 73 yıllık çok partili demokratik yaşamda, bugün gördüğümüz hukuka ve ahlaka sığmayan bin bir türlü seviyesizlik daha önce yaşanmamış.

EKONOMİYİ DOLARKOLİK YAPTILAR, ŞİMDİ YERLİYİZ, MİLLİYİZ DİYEREK HALKI ALDATMAYA ÇALIŞIYORLAR

 

Ülkemizde kendi hatalarının sorumluluğunu almak istemeyen, kendileriyle yüzleşmekten korkan bir siyaset erbabı var. Oysa 2014’te başlattıkları başkanlık projesiyle demokrasi ve hukuk devletini zaafa uğratanlar bunlar. Ekonomide yıllardır biriken kırılganlıkların üstünü sıcak para şalıyla örtmeye çalışanlar da bunlar. Ekonomiyi “dolarkolik” yapıp sonra da yerliyiz, milliyiz diyerek halkı aldatmaya çalışanlar da bunlar. Sıcak para muslukları kesilince ekonomiyi krize sokanlar bunlar. Millet pahalılık ve işsizlik altında inim inim inlerken pansumanla, aspirin tedavisiyle işleri geçiştiririz sananlar da bunlar.

 

TÜRKİYE İÇİN UFKU OLMAYAN KIZMABİRADERLER

 

Saray sosyetesi yanlarına sarayın bekçisini de alarak, miting meydanlarında akla hayale sığmayacak FETÖ mukallidi senaryolara, yalana, iftiraya, tehdide başvurup duruyorlar. İlk önce ekonomide olan biteni dış güçlerin saldırısına bağlamaya çalıştılar. Olmadı. Sonra, Millet İttifakı’na “illet, zillet, terörist, çete” diyerek çareyi milletin içine nifak tohumları ekmekte, bölmekte, hakaret etmekte aradılar. Bu da millet vicdanında yer bulmadı.

 

Türkiye için ufku kalmayan, gerilimden başka sermayesi olmayan bu kızmabiraderler hayat pahalılığı ve işsizlik konuşulmasın diye bir beka meselesi ortaya attılar. Milletimiz de mizah gücüyle bekanın “Bahçeli Erdoğan Koltuk Aşkı” ittifakı olduğunu hemen anladı.

 

BOŞ TENCERELER KARŞISINDA ÇARESİZLER

 

Kifayetsiz AK Parti iktidarı mutfaktaki yangın ve boş tencereler karşısında çaresiz. Cumhurbaşkanlığı zırhının arkasına saklanan Erdoğan, tüm muhalefet partilerinin liderlerine insaf ve edep sınırlarını aşan hakaretler ediyor, tehditler savuruyor. Muhalefet liderlerini susturmak için elindeki yargı gücünü kullanarak milyonluk tazminat davalarını, hapis tehditlerini devreye sokuyor. Bu da yetmeyince Sarayın kibir abidesi ve Sarayın bekçisi bu defa da devreye ezan ve bayrak gibi kutsallarımızı sokuyor. Kabataş benzeri kumpaslarla milleti birbirine düşürmeye çalışıyor. Ancak en muhteris yandaşlar, en iflah olmaz troller bile Erdoğan’ın görmediği tehlikeyi görüp bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını açık açık itiraf ediyorlar.

BUNLAR AYIBI DA GÜNAHI DA YAZIĞI DA UNUTMUŞLAR

 

Bunlar da yetmeyince bu sefer doğrudan adaylarımıza FETÖ tarzı kumpaslar kuruluyor. Sadece yandaş medya değil, parti sözcüleri, genel başkan yardımcıları, genel başkanları hep beraber on parmaklarında on kara bizim adaylarımızla uğraşıyorlar. Ama kurdukları kumpaslar ellerine yüzlerine bulaşıyor. Milletimiz neler döndüğünü gayet iyi görüyor. Şimdi de, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Erdoğan, Yeni Zelanda’daki teröristin Müslüman kardeşlerimizi şehit ederken çektiği dehşet verici, iğrenç görüntüleri meydan meydan dolaşarak servise sokuyor. Haçlı zihniyetini hortlatan bir alçağın İslamofobik saldırısı sırasında çektiği propaganda görüntülerinden üç beş oy uğruna kendine propaganda malzemesi çıkarmaya çalışıyor. Bir de utanmadan sıkılmadan genel başkanımızın sözlerini kesip biçiyor; Türk siyasi tarihinde örneği görülmemiş bir çarpıtma ve iftira kampanyasına girişiyor. Bunlar ayıbı da, yazığı da, günahı da unutmuşlar.

TENCERE BOŞ, MUTFAK YANGIN YERİ, İŞSİZLİK KANAYAN YARA

Bütün bunların nedeni seçimi kaybetme korkusudur. Milletimize neden oldukları ekonomik krizi unutturmak için her yolu mubah görüyorlar. Vatandaşın tenceresi boş, mutfaklar yangın yeri, işsizlik kanayan yara. İflaslar konkordatolar almış başını gitmiş. Bakın ülkenin her yerinden iflas etmiş pek çok müteahhidin, tüccarın intihar haberleri geliyor. Millete “cambaza bak” diyerek ekonomik kriz çözülmüyor. Meydanlarda hurafeler uydurmak ocakların tütmesini sağlamıyor. Marketlere ve tedarikçilere “Nisan’a kadar zam yapmayın” telefonları açmak, onları tehdit etmek suretiyle enflasyonla mücadele etmek mümkün değil, Pansumanla, aspirinle ekonomideki hastalık tedavi edilmiyor. Millet işsizliğin pençesinde kıvranıyor. İşsizlik her geçen gün artıyor.

KİBİR VE NİFAK İKTİDARININ MİLLETİN GÖRMESİNDEN KORKTUĞU VAHİM TABLO BU

Son bir yılda işsizlerin sayısı 1 milyon kişi artmış. İşsizlerin sayısı ilk kez 4 milyon 302 bin kişiye ulaşarak kötü bir rekor kırmış. Mevsim etkilerinden arınmış işsizlik oranı 10 aydır durmaksızın artıyor. İşsizlik oranı yüzde 13,5. Türkiye bu oranla dünya işsizlik liginde 182 ülke içinde 31. Sırada. Sudan’ın, Moritanya’nın, Kenya’nın, Kongo’nun, Tanzanya’nın işsizlik oranı bile bizden düşük. Hala utanmadan sıkılmadan 2023 hedeflerini tutturacağını söyleyen iktidarın ülkeyi içine soktuğu hazin durum bu. Milletimiz bunları hak etmiyor.

 

Artık istihdam yaratmak bir yana, işi olanlar da işsiz kalıyor. Tek bir yılda 633 bin kişi işini kaybetmiş, bu mevcut seride kötü rekorlardan bir tanesi. Ekonominin yüzde 4,7 daraldığı 2009 krizinde bile bu kadar kişi işini kaybetmemişti. Özellikle tarım ve inşaat sektörlerindeki iş kayıpları olağanüstü boyutlara ulaşmış durumda. İşte bu kibir ve nifak iktidarının milletin görmesinden korktuğu vahim tablo bu.

GERÇEK İŞSİZ SAYISI 8 MİLYONA DAYANIYOR

İş bulmaktan ümidini kesenleri de dikkate aldığımızda “geniş tanımlı” işsiz sayımız 6,6 milyon kişiye ulaşmış. Buna yetersiz ve eksik istihdam edilenler ile mevsimlik çalışanları eklediğinizde gerçek işsiz sayısı 8 milyona dayanıyor. Bu da bir kötü rekor. Şaka değil… Gerçek işsiz sayımız, dünya üzerindeki 94 ülkenin nüfusundan fazla. İşte kötü yönetimin neden olduğu ekonomik krizin ülkeyi getirdiği yer burası. Milletin gözünden kaçırmak istedikleri bu. Ufukta ışık da yok! İŞKUR verilerine göre kayıtlı işsiz sayısı, şubat ayında bir önceki yıla göre 1,5 milyon kişi artmış. 4 milyona dayanan kayıtlı işsiz sayısı da bir başka sevimsiz rekor. İŞKUR’un rakamı şubat ayına ait. TÜİK’in aralık ayına ilişkin rakamı 2018’in Kasım ve Aralık ayları ile 2019’un Ocak ayını kapsıyor. Yani işsizlik artmaya devam edecek.

SARAY SOSYETESİNE SORARSANIZ KRİZ YOK DENGELENME VAR

Saray sosyetesine sorsanız ekonomide kriz yok, ekonomi gayet güzel dengeleniyor. Bu rakamlar sıradan birer veri değil. Hepsinin ardında işsizliğin altında bir acı hayat hikayesi var. Evladına harçlık veremeyen baba var. Borcunu ödeyemediği için canına kıyan yurttaşlarımız var. Kendini ateşe veren gençlerimiz var. Bebeğinin aç karnını doyurmak için mama çalmak zorunda kalan baba var.  

MİLLETİN DERTLERİNE DÜRBÜNÜN TERSİYLE BAKIYORLAR

Sarayında kilosu 4 bin TL’lik çay içen Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının miting kürsüsünden dağıttığı bir avuç kara çayı almak için birbirleriyle kavga eden yurttaşlarımız var. Bakın bu ülkede her 4 gençten biri işsiz, her 4 işsizden biri üniversite mezunu. Bin bir emekle yetiştirdiğimiz gençlerimize iş bulamıyoruz. Üniversite mezunu olan işsiz sayımız 1 milyonun üzerinde. Tabi bunları saraydan gören yok, çünkü milletten koptular, halka dürbünün tersiyle bakıyorlar. Milletimiz bunları kesinlikle hak etmiyor.

 

YAPTIKLARI HATALARIN SORUMLULUĞUNU ALAMAYACAK KADAR KORKAKLAR

Dertleri seçime kadar ekonomik kriz konuşulmasın. Günahları ortaya dökülmesin. Yaptıkları hataların sorumluluğunu alamayacak kadar korkak ve ürkekler. Vay efendim beka sorunu, vay bize saldırıyorlar, vay öyle, vay böyle diyerek laf-ı güzafla zaten patinaj yapan ekonomiyi artık geri kaydırıyorlar. Korkuları, o kıymetli koltuklarını yitirmek.

 

İKİ AYDA FAİZ LOBİLERİNE AKITILAN PARAYLA 3 AVRASYA TÜNELİ YAPILIRDI, ÜSTÜNE DE PARA ARTARDI

Bu korkuyla acımasız bir seçim ekonomisi de uyguluyorlar. Bütün ipleri koy vermişler, bütçe disiplini kalmamış, “Seçimi kazanalım da sonrası tufan” diyorlar. Bunu son yayınlanan bütçe rakamları da teyit ediyor. Bu yılın ilk iki ayında faiz harcamaları yüzde 73 artmış. Bu da yeni bir sevimsiz rekor. İlk iki ayda faiz lobilerine ödenen para 22 milyar TL’ye ulaşmış. Dolara vurursak iki ayda ödenen faiz 4,2 milyar dolar eder. İlk iki ayda ödenen bu parayla üç tane Avrasya Tüneli yapılır, üstüne cebimize 415 milyon dolar da para kalırdı. Emeklilikte yaşa takılanlar ve çiftçilerimiz için bulunamayan kaynaklar faiz lobileri için rahatlıkla bulunuyor.

YANLIŞ DUYMADINIZ, İLK İKİ AYDA BÜTÇE AÇIĞI YÜZDE 5 BİN 727 ARTTI

Faiz dışındaki harcamalar da yüzde 43 artmış. Yani seçim için de iyice gaza basılmış. Peki bu harcamaların kaynağı ne? Önce ocak ayına bakalım… Merkez Bankası’nın kârını 3 ay önceden tahsil ettiler. Bununla da seçim harcamalarını finanse ettiler. Seçimden sonra Allah kerim. Ancak daha şubat ayında işler sarpa sarmaya başlamış. Bütçenin tek ayda gelirleri sadece yüzde 9,7 artmış. Buna karşılık giderleri  %33 artmış. Bunun sonucunda Şubat’ta bütçe açığı geçen yıla göre 8 kat artmış. Böylece yılın ilk 2 ayında bütçe açığı geçen yıla göre yüzde 5 bin 727 artışla, evet yanlış duymadınız, yüzde 5 bin 727 artışla 11 milyar 700 milyon TL’ye ulaşmış. İşte sıcak parayla şişirilen, faiz lobilerine mahkum edilen, boynuna borç prangaları geçirilen ekonomimizde, devlet bütçesinin manzarası bu.

 

ÖNCEDEN TÜRKİYE SEBZE SATIP FABRİKA YAPARDI, ŞİMDİ FABRİKA SATIP SOĞAN PATATES ALIYORLAR

Ama uslanmıyorlar bir türlü. Hala harcama yapmak istiyorlar. Bunu da göstermeden nasıl yaparız konusunda çok yaratıcılar. Şimdi bunu gerçekleştirmek için yeni bir operasyon başlatıyorlar. Varlık Fonu’nun çıkaracağı kağıtlara yurt içinden talep olsun diye cazibe artıracak bir takım düzenlemeler yapıyorlar. Böylece bütçe disiplininden iyice kaçacaklar. BOTAŞ’ı, TPAO’yu, ÇAYKUR’u, bor madenlerine sahip olan ETİ MADEN’i, THY’yi, Ziraat ve Halk Bankaları başta olmak üzere Fon’a devredilen pek çok kamu kurumunu yapacakları borçlanmalara karşı teminat gösterecekler. Bu gidişle bu borçları ödeyemezler. Ödeyemezlerse ne olacak? Teminat olarak gösterdikleri bu kurumlar yabancıların eline geçecek.

Bunlar başa geçmeden önce dışarıya meyve, sebze satıp fabrika yapardık, şimdi bunlar fabrika satıp dışarıdan soğan-patates alıyor. Bununla da yetinmiyorlar, milli harp sanayimizin göz bebeği tank-palet fabrikasını Katar ordusuna peşkeş çekiyorlar. Türkiye bu kötü yönetimi hak etmiyor.

BORÇ ALAN EMİR ALIR

Bu kadar borca batarsanız, aldığınız borcu üretime yönlendirmek yerine çuval çuval dolarları betona gömerseniz, hem bu kadar faiz ödersiniz hem de ülkenin iplerini tefecilerin eline verirsiniz. Dün de bugün de aynı kural geçerlidir: borç alan emir alır.

 

Şimdi hem sarayın kibirli adamı hem de sarayın bekçisi seçim meydanlarından dünyaya sözde meydan okuyorlar. Yahu Trump size, “Gönderseniz iyi olur” dediğinde papazı bir gecede Oval Ofise göndermediniz mi? Evanjelistlerin önünde törenle ABD Başkanını takdis etmesini sağlamadınız mı? Güzel ülkemizin ABD seçimlerine malzeme yapılmasına göz yummadınız mı? İşte bunların beka feryatlarıyla gizlemeye çalıştıkları, milletimizin görmesinden korktukları hakikatler bunlardır. Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı olmakla övünenler ülkenin tapusunu da gönül rahatlığıyla emperyalistlere teslim ederler.

 

KİMSE ENDİŞE ETMESİN, CHP VAR

 

Ama kimse endişe etmesin bu ülkede bunlara dur diyecek “bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerine bağlı milletimiz var. Çanakkale, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk ve Kurtuluş Savaşı ruhu var. Atatürk’ün iki büyük eserimden biridir dediği Cumhuriyet Halk Partisi var.

 

TÜRKİYE’NİN KRİZİNİ ANLATTIK, ÇÖZÜMÜNÜ ORTAYA KOYDUK

 

Gırtlağı aşan borçlar ülkemizin bağımsızlığına gölge düşürüyor. Mutfaktaki yangın ve işsizlik milletimizin canını yakıyor. Biz sadece bunları rakamlarla tespit etmekle kalmıyoruz, çözüm yollarını da ortaya koyuyoruz. Hazırlayıp sizlere de dağıttığımız “Türkiye’nin Krizi” başlıklı kitapçığımızda önce Türkiye ekonomisindeki mevcut durumun tespitini yaptık. Hayat pahalılığı ile işsizlik arasında ezilen vatandaşlarımızın halini, devletin ödemediği destekler nedeniyle üretemeyen çiftçimizin nasıl bankaların eline düştüğünü, sanayide duran çarkları resmi veriler ve bu veriler üzerinden yaptığımız hesaplarla anlattık.

 

Ardından ekonomimizi bu duruma getiren, ülkemizi borç batağına sürükleyen üretim yerine ithalata, kazanç yerine borca dayanan sıcak parayla ekonomiyi şişirme politikalarını ve bunun sonuçlarını ortaya koyduk. 2014’te tek adam parti devleti projesinin uygulamaya konması ve bu süreçte hukuk devletinin yok edilmesinin ekonomiyi nasıl gerilettiğini hem resmi rakamlarla hem de uluslararası kuruluşların verileriyle tespit ettik. Bol ve ucuz kaynakların bu iktidar döneminde nasıl israf edildiğini rakamlarla ortaya koyduk. Mevcut iktidarın tüm hatalı politikaları nedeniyle, Türkiye’nin benzer ekonomilerin gerisine nasıl düştüğünü açıkladık.

YAKLAŞAN SEÇİMLER İKTİDARA UYARI İÇİN SON FIRSAT

Kitapçığın son bölümünde ise geçen Ağustos’ta genel başkanımızın açıkladığı, ekonomik krizi aşmak için zorunlu gördüğümüz tedbirler ile üretim ekonomisine dönüşüm stratejimizin ana hatlarını verdik. Türkiye benzersiz coğrafi konumu, üretken genç nüfusuyla büyük bir potansiyele sahiptir. İyi bir yönetim ve doğru bir stratejiyle tüm vatandaşlarına dünyanın en gelişmiş yaşam standartlarını sağlayabilecek gücüvardır. Milletimiz ülkeyi ekonomik krize sokan bu yönetimden çok daha iyisini hak etmektedir. Biz bu çalışmamızda 31 Mart seçimlerinin bu geriye gidişin durdurulması, saray iktidarının ve bekçisinin uyarılması için son fırsat olduğunu söylüyoruz.

MİLLET, “SEN DAMADINI DÜŞÜNÜRSEN BEN DE EVLADIMI DÜŞÜNÜRÜM” DİYOR

Milletimiz; bir kendi evindeki borç tencereye bakıyor, Bir de “duran”, “uçan”, “kaçan” saraylardaki kibir ve nifak ittifakının yaşadığı hayata bakıyor; ve diyor ki “benden kopanlara bir ders verme zamanı artık geldi.”

Milletimiz; iş için kapı kapı dolaşan evdeki işsiz evladına bakıyor, bir de saray sosyetesine, onların akrabalarına verilen makamlara ve ballı maaşlara bakıyor. “Sen damadını düşünüyorsan, ben de evladımı düşünürüm, sandıkta gerekeni yaparım” diyor.

O yüzden net konuşuyorum: Mart’ın sonu bahar olacak. Millet, kendisini unutanlara, hakir görenlere, meydanlarda kendini azarlayanlara “haddini bil, kendine gel” diyecek. Yurttaşlarımız endişe etmesin! Bu ülkede milletin derdiyle dertlenen, dertlere derman arayan, tecrübeli kadrolara sahip Cumhuriyet Halk Partisi var. Benim söyleyeceklerim bu kadar. Şimdi varsa sorularınızı alabilirim.

 

Soru: Mansur Yavaş dün bir programda 21 Mart’ta bir provokasyon olacağına dair duyum aldıklarını söyledi. Partinize ulaşmış bir bilgi var mı?

Faik Öztrak: Partimize ulaşan duyumlar var. Dün yaptığım kısa basın toplantısında ben de bunun altını çizmiştim. Biz örgütlerimize olası provokasyonlar karşısında dikkatli olmaları konusunda yazı gönderdik.

Soru: Bakanlıkla bir paylaşım oldu mu?

F.Ö.: Bakanlıkla bir paylaşım olduğunu sanmıyorum. Kamuoyuyla paylaştığımıza göre.

Soru: CHP Ataşehir adayı Battal İlgezdi’nin bazı eleştirileri oldu. Bu konuda ne söylersiniz? Yine HDP Eş Genel Başkanının açıklamaları var.

 F.Ö.: Sayın Battal İlgezdi’yle telefonda konuştum. Kendisi bana basına kapalı olan 1.500 kişilik bir toplantıda bu ifadelerin geçtiğini söyledi. Ama onun yanında diğer birçok ifade var. Tabi kesip biçerek, konuşmayı kendi çerçevesi içinden çıkararak bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Öyle anlaşılıyor. Kendisi ne partiyi ne Sayın Genel Başkanı hiçbir şekilde eleştirme gibi bir niyetinin olmadığını bunun bir kapalı toplantıda karşı tarafı eleştirdikten sonra sorulan sorular üzerine verdiği cevaplar olduğunu bana ifade etti.

İkinci sorunuza gelince, baştan beri söylüyorum. Biz son derece şeffaf bir şekilde süreci götürüyoruz. Bizim kiminle işbirliği yaptığımız, kimin kimin adayını destekleyeceği konusu açık seçik ortadadır. Biz bu seçimde İYİ Parti ile işbirliği yapıyoruz. Sandıkta da bundan önce tüm partilere oy vermiş, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy vermiş, MHP’li, Saadet Partili, diğer bütün partilere oy vermiş yurttaşlarımızın oylarına talibiz. Bu laflar nereden çıkıyor anlamıyorum. Biz kiminle iş birliği yaptığımızı kimden oy beklediğimizi net olarak söylüyoruz. Ama kibir ve nifak ittifakı acaba aynı samimiyetle ne yaptıklarını açıklıyorlar mı?

Soru: (…)

F.Ö.: Az önce de belirttim. Sn. İlgezdi bunların kapalı bir toplantıda uzun bir konuşmanın içinden cımbızlanmış bir takım cümleler olduğunu, işin mecrasından saptırılmak istendiğini bana ifade etti. İkinci konu, dünyada Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı’nın Yeni Zelanda’daki o iğrenç görüntüleri miting meydanlarında izletmesi eleştiriliyor. Bütün dünyada sosyal medyadan o içler acısı görüntüler, Müslüman kardeşlerimizin şehit edildiği görüntüler kaldırılırken Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı bu görüntüleri bizim meydanlarımızda bu görüntüleri izletiyor. Anayasaya göre milletin birliğini beraberliğini sağlamakla yükümlü, Cumhurbaşkanı gömleğini giyen, bu zırha sığınmış olan Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının bunu yapması, Cumhurbaşkanının 1947’den sonra yeniden parti genel başkanı olmasının ortaya çıkardığı ciddi sakaleti gözler önüne seriyor.

Bir ana akım medya gazetesinde atılan manşetin gerçekleri yansıtmadığı görülüyor ama şunu da garipsiyoruz: bundan önce herhangi bir partiye oy vermiş yurttaşlarımızın oyları artık o partinin ipoteğine girmiş değildir. Böyle bir şey olamaz. Biz sandıkta bundan önce hangi partiye oy vermiş olursa olsun tüm milletimizin oylarına talibiz.

 

Soru: DSP Genel Başkanının partinize yönelik eleştirileri var. Ne diyeceksiniz?

F.Ö.: Daha önce de ifade etmiştim. CHP’den oy alabilecekleri yönünde her hangi bir çekincemiz yok. Anlaşılan onlar bu tür lafları ederken bu lafları iktidar partisine değil anamuhalefet partisine ettiklerinin farkında değiller. Muhalefet partilerinin seçimde birbirlerine cevap vermesini doğru bulmuyorum. Söylenenlere de baktığım zaman gerçekten üzüntü duyuyorum sadece. Muhalefet olarak şu seçimlerde kiminle uğraştığımız bellidir. Nereye gittiğimiz de ne yaptığımız da bellidir. Türkiye’yi CHP’nin dertlere derman olacak belediyecilik anlayışıyla tanıştırmak ve milletimizi mutlu etmek istiyoruz. Bugün Türkiye’de belediyelerle ilgili yapılan pek çok araştırmalar var. Bu araştırmaların büyük bir kısmında dışarıdan alınan ödüllere de bakıldığında CHP’li belediyelerin diğer belediyelerin önünde gittiğini görüyoruz. Biz iktidarın metal yorgunu olduğunu açıkça itiraf ettiği belediyecilik anlayışını değiştirmek, onun yerine CHP’nin belediyecilik anlayışını getirmek için uğraşıyoruz. Ama bir yerlerde bir muhalefet partisi bizlerle uğraşıyor. Bunu anlamak mümkün değil. Onun için cevap vermeyeceğiz kendilerine.       

 

Yayınlanma Tarihi : 20 Mart 2019
Okunma Sayısı : 670
oıo