Başkan Sarıkurt Reşadiye’de Sevgi Gösterileriyle Karşılandı

Çorlu Belediye Başkanı ve CHP Çorlu Belediye Başkan Adayı Ahmet Sarıkurt, Reşadiye Mahallesi’nde düzenlediği halk buluşmasında sevgi gösterileri ve meşalelerle karşılandı.

Trakya’nın en büyük kentinde belediye başkanı olarak görev yapmaktan dolayı büyük onur ve mutluluk duyduğunu belirten Başkan Sarıkurt, Reşadiye Mahallesi sakinlerinin kendisine gösterdiği yoğun ilgi ve sevgi gösterilerine çok teşekkür etti.

Meşaleler ve sevgi gösterileri eşliğinde mahalle sakinleriyle buluşan Sarıkurt yaptığı açıklamada, “Hepinize çok teşekkür ediyorum. Hepiniz hoş geldiniz. Burada tanıdık simalar görüyorum; abilerimi, ablalarımı, kardeşlerimi görüyorum. Çok mutlu ediyorsunuz beni. Hepinize teşekkür ediyorum.

“Çorlu’muz Gelecek Vadediyor”

Bizim Çorlu'muz çok güzel bir şehir… Ben söylemeden edemiyorum yani. 81 vilayetten hemşerimiz Trakya'nın merkezinde, Trakya'nın kalbinde, bu şehirde bir araya geliyoruz. Huzur içerisinde, kardeşçe, dostça, yan yana beraberce yaşıyoruz, çalışıyoruz, üretiyoruz. Evlatlarımızı en iyi şartlarda yetiştirmeye çalışıyoruz. Çorlu’muz da bize gelecek vadediyor. Şehrimiz, çok kıymetli bir şehir. İnsanlarıyla kıymetli, hepimize sağladığı imkânlarla kıymetli, hepimiz için doğurduğu fırsatlarla kıymetli.

“Reşadiye, Nüfusuyla 4 İlçemizden Büyük”

Bu akşam tabii şimdi Reşadiye Mahallemizdeyiz. Reşadiye Mahallesi'yle ilgili de bir şey söylemeden olmaz. Reşadiye Mahallemiz, 35 bine yaklaşan nüfusuyla bugün Çorlu’muzun en büyük mahallelerinden bir tanesi. Bu nüfusuyla bizim Hayrabolu'dan büyük, Muratlı'dan büyük, Şarköy'den büyük, Ereğli’den büyük… Bu nüfusa normalde ilçe olacak kadar büyük Reşadiye ama Allah'a şükür her ilçede olmayan pek çok imkâna sahip bir mahallemiz.

“Hepiniz Çok Kıymetlisiniz…”

Hepinize teşekkür ediyorum, öncelikle bu akşam bizimle beraber olduğunuz için, burada olduğunuz için… Ben beş yıl önce kıymetli hemşehrilerime, dostlarıma, şehrimin insanlarına bazı sözler vermiştim. Dedim ki samimi olacağım, gayretli olacağım, çalışacağım. Hemşehrilerimin yüzünü güldürmek için elimden geleni yapacağım. Çocuklarımıza yetişeceğim. Gençlerimize yetişmeye çalışacağım. Onlar için fırsatlar yaratmaya çalışacağım. Annelerinizi takip edeceğim. Annelerimiz çok kıymetli. Yaş almış büyüklerimize de sahip çıkacağız. İhtiyaç sahibi hemşehrilerimizin yanında olacağız. Sokak hayvanları da dâhil olmak üzere bize ihtiyaç duyan kim varsa samimiyetle, gayretle, gücümüz yettiğince hem yanında olmaya çalışacağız… Aklımızdan bu sözlerin hiçbirini çıkarmadık.

Beş sene önce sizin önünüze bir kitapçıkla çıktım. Gene hemen hemen bu kilolar da ama saçları daha kara bir adam vardı karşınızda. Şimdi kiloyu aynı yere getirdim ama saçları değiştiremiyorum. Saçlarda azıcık tecrübeyle beraber gelen beyazlıklar var ama her biri kıymetli benim için.

“5 Yılda Çok Şey Yaptık”

Beş yıl boyunca dediğim gibi; işte ihtiyaç duyan çocuklarımız için kırtasiye yardımları yapmaya çalıştık. İhtiyaç duyan çocuklarımıza giyimde yardımcı olmaya çalıştık. Aşevimizde ihtiyaç duyan hemşehrilerimize yetişmek için çabamız oldu, oradaki imkânları arttırmaya çalıştık. Dost Marketimizde gene ihtiyaç sahiplerinin yanındaydık. Tabii onları gücendirmeden yanlarında olmak için çaba sarf ettik.

Elbette bizim şehrimiz büyüyen, gelişen bir şehir… Burası hemşehrilerimizin sadece işlerine gidip geldikleri bir şehir olmasın istedik. Kültürel anlamda da geliştirmek için çaba sarf ettik. Sokaklarda bir araya geldiğimiz, komşuların yan yana geldiği, meydanlarda, sosyal etkinliklerde bir arada olduğu bir şehir olsun istedik şehrimiz. Bazen anlaşıldık, bazen anlaşılmadık…

Parklar yaptık, o parkların içerisinde spor sahaları inşa ettik. Bu şehir, ortalama yaşı 42 olan gencecik bir şehir. İşte o parkların içerisinde bu şehrin çocukları top oynasınlar, basket oynasınlar istedik.

Reşadiye Mahallemizde beş yılda fiziki alanlarda da gelişmeler kaydettik. Hep beraber, arkadaşlarımızla beraber… Ben, belediye meclis üyelerimiz, belediyemizde çalışan çok kıymetli emekçi arkadaşlarımız hep samimi, iyi niyetli ve gayretli olduk. Elbette kuzguna yavrusu güzel görünürmüş. Hiç eksik yapmışız gibi hissetmiyoruz ama elbette bunları da kıyaslamamız lazım. Bu arada, bize benzeyen şehirler ne yapıyorlar? Hemşehrilerimizi bir şeylerden mahrum bırakıyor muyuz? Bırakmıyor muyuz? Hep kendimizi bize eşdeğer büyüklükteki şehirlerle kıyasladık. Orada belediye başkanları ne yapıyor? Belediyeler ne yapıyor? Orada olan bir şey varsa bizim şehrimizde de olsun istedik ve bunun için de azimli ve gayretli bir şekilde çalıştık.

“Hizmetlerimizin Devamı Var!”

Kıymetli hemşehrilerim, elbette biz bunları yaptık. Daha da yapacağımız çok iş var.  Sloganımız, “devamı var”. Samimiyetin, gayretin, iyi niyetin devamı var. Daha bu şehir için yapmak istediklerimizin devamı var. Bir de çok hoşuma giden bir sloganımız var. Ben öyle hissediyorum. Belediye meclis üyesi adayı arkadaşlarımla, var olan belediye meclis üyesi arkadaşlarımla yaklaşık bir buçuk aydır geziyorum; elbette ben beş sene boyunca gezdim ama bir buçuk aydır daha yoğun bir şekilde hemşehrilerimizle kucaklaşmaya, tokalaşmaya, sohbet etmeye, onları dinlemeye, şehrimizin geleceğine yönelik talep ettiklerini yapmaya çalışıyoruz. Çok büyük bir mutlulukla ifade etmem lazım ki hangi kapıyı çalsak samimiyetle, bizim gözlerimizin içerisine bakan tebessümle bizi karşılayan, samimiyetle kucaklayan, bizi ailelerinden biri gibi gören hemşehrilerimle karşılaşıyorum. İşte diğer bir sloganımız da “halkın başkanı”; tam istediğimiz şey olmuş.

 “Hiç Bir Hemşehrimizi Ayırmadan Hizmet Götürdük”

Ben yetişirken babam böyle sokaklarda yürür, hemşehrileriyle selamlaşır, hep hâl hatır sorardı. Ben de şimdi öyle hissediyorum. Ne zaman sokağa çıksam, bir dostumuz, bir yakınımız, bir hemşerimiz hâl hatır soruyor; “Gel beraber çay içelim, sohbet edelim.” diyor. Bundan daha güzeli yok. En güzel yerlerde olun; isterlerse mermerlerle kaplasınlar, sohbet edecek üç tane, dört tane dostunuz yoksa orası o kadar güzel olmuyor. En salaş yerde oturun, yeter ki sohbet edecek dostlarınız olsun, oranın da tadına varılmıyor. Şehrimiz, evet, nüfus büyüklüğü itibarıyla büyük bir şehir ama baktığınızda hâlâ insan ilişkileri sıcak, samimi ve dostane. Büyük bir mutluluk duyuyorum.

Şimdi tabii biz bunları yapmak için çaba sarf ettik. Yaptıklarımız var, yapamadıklarımız var ama en çok yapmak için çaba sarf ettik. Ben bu şehirde beş yıl boyunca hiç bir hemşehrimizi ayırmadan, elbette birbirimizden farklı düşündüğümüz anlar olabilir, hangi siyasi partiye mensup diye dikkate almadan, sadece ihtiyacı var mı diye düşünerek, her gelene anama, babama, kardeşime, eşime, çocuklarıma nasıl davranılmasını istiyorsam öyle davranarak kapısı açık bir belediye başkanı, yollarda her zaman kalabalıkla gezmeyen, kendi hâlinde gezen bir belediye başkanı olmak için çaba sarf ettim. Ve samimiyetle ve inanarak söylüyorum ki bu beş yıl boyunca bize eşdeğer olanlardan sizi mahrum bıraktığımız hiçbir şey olmasın diye de şehrimizin farklı noktalarında tesisler inşa ettik.

“Canıgönülden Koşturmaya Devam Edeceğim”

Dedim ya, her geleni kucakladım. Ben en çok huzura kıymet veriyorum. Huzur çok önemli hepimiz için. Bütün siyasi partilerimize de saygıda, sevgide özenli ve gayretli oldum. Seçim kampanyası boyunca da elimden geldiğince ne yaptıysak onu anlatmak için, önümüzdeki beş yılda hemşehrilerimiz için ne yapacağımızı anlatmak için çaba sarf ediyorum. Ama ne yazık ki üzülerek rekabet ettiğimiz arkadaşlarımızın bizlerle ilgili söylediklerini de duyuyorum. Şimdi hazır böyle güzel kalabalığı yakalamış, herkes bana samimiyetle ve gülümseyerek bakıyorken rekabet ettiğim dostlarıma buradan bir şey daha hatırlatmak istiyorum. Seçimlere 13 gün kaldı. Sonra gene olağan yaşantılarımıza geri döneceğiz. Ve göreceksiniz; biz hemşehrilerimizin daha büyük bir çoğunluğunun gönlünde yer bularak devamı var diyeceğiz. Ve şehrimizde gene genç ama daha tecrübeli bir belediye başkanı olarak hemşehrilerimize hizmet etmek için canıgönülden koşturmaya devam edeceğiz.

“Eleştirilere Cevap Vermek Lazım”

Şimdi bir-iki tane cevap vermem lazım. Arkadaşlarım eleştirilerini ortaya koymuşlar. Dedim ya, ben beş senedir bu şehirde belediye başkanıyım. Hemşehrilerimin düğününde, cenazesinde, her anında, bana ihtiyaç duyduklarında, yetiş bana dediklerinde gücüm yettiğince hemşehrilerimin yanında olmaya çalıştım. Şimdi aday olmuş arkadaşlarımı izliyorum ve soruyorum. Ya beş senedir sizler nerelerdeydiniz arkadaş? Sizler neredeydiniz? Bugün çıktınız... Demokrasi inancınızı sorguluyorum. Hep hak, hukuk, adalet ve beraberce demokrasi diyoruz.

 “Millet Bahçesi Maalesef Atıl Durumda”

Hakan Hocam, bizim beş sene önce vatandaşlarımız için istediğimiz projeleri –demek ki hepsi doğruymuş- dedik ki: “Ya bu millet bahçesi yapılan yeri bize verin. Şehrimizin güneyindeki hemşehrilerimiz Cumhuriyet Parkı'nda sosyalleşiyor, bir araya geliyor, spor yapabiliyor. Ya burayı bize verin, biz burayı, bu 100 dönüm alanı hem üniversite gençliği için hem şehrimizde yaşayan vatandaşlarımızın faydalanması için büyük bir park hâline getirelim. Beton olmasın, yeterince beton var. Vakti zamanında olmuş. Burayı vatandaşlara armağan edelim. Park olsun.” 16 dönüm alanda bir millet bahçeciği gibi bir şey yaptılar. Ama o kadar kıymet vermediler ki açılışını kurdelesini bile kesmediler. İçine bir kütüphane yaptılar. Bu şehrin evlatları, üniversiteye hazırlananları, lisedeki gençleri diyor ki “Bize kütüphane lazım.” Aha buradan söz veriyorum. Önümüzdeki dönemde en önemli işlerimizden bir tanesi de; şehrimizin güneyinde, kuzeyinde, doğusunda, batısında ders çalışmak için zorlanan evlatlara şehir kütüphanesi yapmak olacak. Göreceksiniz. İster versinler, ister vermesinler.

O devlet hastanesini yıktıkları yere bir tane bina koydular. Yarısında, sattıkları arazilerden bedava çay ikram ediyorlar. Yanı başında bir bina var, kütüphane diye yaptılar. Yahu bize vermiyorsanız siz yapın ya da verin, biz kitaplarla dolduralım dedik. İnşallah açacaklar. Ama bu arada orası akıllarına geldi, şimdi broşürleri de görüyorum. Diyor ki ya burayı millet bahçesi yapacağız, Atatürk Millet Bahçesi olacak diyor. Güzel… 1 Nisan’dan sonra hepsini hatırlatacağım. Yapıyorsanız yapın, yapmıyorsanız da yapmaya hazır bir kardeşiniz var.

“TEMA Ormanı Ne Oldu?”

Biliyorsunuz, İstanbul yolu üzerinde Gölbaşı Parkımız var. Allah razı olsun, Ünal Başkanımız yapmıştı. Şehrimizin insanları hafta sonu orada aileleriyle bir araya geliyor, mangalını yapıyor. Geçen seçimlerde beraberce dolaşıyorduk milletvekili adaylarımızla, arkadaşlarımızla. Etin kilosu 300 liraydı. Bugün geziyoruz, 550 lira. Artık restoranda yemek zor hâle geldi. Mecburen artık hepimiz mangal yapıyoruz. Dedik ki ya millet bahçesi dediğiniz yeri, Atakent'in oradaki TEMA Ormanı'nı yapın. Devlet bizim devletimiz, yapsın tabii, niye itiraz edelim? Memnun oluruz. Bu şehirde taş üstüne taş koyan herkese Allah razı olsun deriz, başka da bir şey demeyiz. Hizmette yarışıyor olmamız lazım. Ben bir yapıyorsam o iki yapsın. O iki yapıyorsa ben üç yapayım diye mücadele etmemiz lazım. Üç defa istedik orayı. Dedik ki ya büyükşehir belediyemizle beraber buraya sahip çıkmaya hazırız. Burada da hemşehrilerimizin bir araya geleceği bir alanımız olsun. Orayı da vermediler. Şimdi broşüre bakıyor, diyor ki “Cumhuriyet Millet Bahçesi yapacağız.” Yapın. Yapmazsanız 1 Nisan'dan sonra hepinize hatırlatacağım. Burada yapmaya hazır biri var ekip arkadaşlarıyla beraber.

“Sanki Aynı Memlekette Yaşamıyoruz”

 Bizim tesislerimiz… Biz büyükşehir belediyemizle beraber kültür merkezi yaptık 750 seyirci kapasiteli. Bölgenin en fazla seyirci kapasitesine sahip kültür merkezi. İnşallah İstanbul'da ne oynanıyorsa burada da oynanacak. Göreceksiniz. Çardaklı Çeşme sahnemizi yaptık; hafta sonları, hafta içi hemşerilerimizi bir araya getirdik. Büyükşehir belediyemizle 2.500 seyirci kapasiteli bir spor salonu inşa ettik. Trakya'daki -İstanbul Belediyeleri hariç- bu tarafta kalan bütün belediyeler içerisinde en fazla seyirci kapasitesine sahip salon, inşallah ulusal ve uluslar arası müsabakalara ev sahipliği yapacak, hep beraber göreceğiz.

Otogar bitmek üzere, eli kulağında, seçimlerden sonra. “Ya bunları geç yaptınız dediler, yeterince hızlı yapamadınız.” dediler. Sanki aynı memlekette yaşamıyoruz. Enflasyon sadece bizde artıyor, başka yerde artmıyormuş gibi. Ama biz yine de bunların kurdelelerini kesmeyi becerdik.

“Çorlu’nun İhtiyaçları Görmezden Gelindi”

Biz bunları yaparken; bugün şimdi sokaklarda bir olursak bunları yapacağız diyen ve gene de şehrimizde yaşayan arkadaşlarımız, en çok da Hakan Hoca'ya söylüyorum: Bu arada, Atatürk Meydanı'ndaki kaymakamlık binasını çürüttünüz. Çürüttünüz mü? Duruyor orada, günah, bomboş. Dedik ki bizim Park Kafe’nin arkasında bir er gazinosu var, askeri hastanenin yanında. Bunu öğretmenlerimize yapalım. Bu şehirde 3 binin üzerinde öğretmenimiz var, evlatlarımızı yetiştiriyorlar. Bir polis evi, bir öğretmen evi yapmadınız. Bize verin, öğretmenleriniz için bahçesiyle beraber düzenleyelim. Bize verirlerken tapusunu belediyeye de vermiyorlar ya sonuçta. İmkân verin, biz buraları yapalım, öğretmenlerimiz kendilerine yakışacak bir yerde otursunlar dedik: Çürüttüler, camı çerçevesi bile kalmadı. 1 Nisan'dan sonra yine hatırlatacağım. O imkânı bize versinler, göreceksiniz onu da yapacağız.   

“Kirli Hava İçin Şimdiye Kadar Nerelerdeydiniz?”

Bir de bu aralıkta muhalefete muhalefet etmeyi kendine vazife edinmiş Akın abim çıktı. Dedim ya ben iyi geçinmek, arkadaşlarıma kötü söz söylemek istemiyorum. Yarışıyoruz. Ne yapmak istediğimizi anlatarak yolumuza devam etmemiz lazım. Akın abim de hep bize muhalefet etmeye başladı. Şimdi ona da soruyorum. Yani en çok bu şehirde arada bir o hava kirliliğinden rahatsız olmuyor muyuz hep beraber? Oluyoruz. Siz beni o fabrikaların damlarında kedi gibi gezerken gördünüz mü? Gördünüz. Ben o damlarda gezerken siz neredeydiniz arkadaş? Siz neredeydiniz?  Bu hava sadece bizi etkilemiyor ki hepimizi etkiliyor. Sevgili Hakan Hoca, sen sağlıkçısın. Bu Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü nereye bağlı? Bakanlığa bağlı. Niye iki laf etmediniz? Plastik sanayicileri burada OSB kurmaya kalktı. Hep beraber şehirce itiraz ettik. İtirazlarımızı görmezden geldiler. Bakanlık bizlere rağmen oraya plan yaptı. Biz dava açtık, kardeşim siz neredeydiniz? Siz bu şehrin insanı değil misiniz? Nerede sizin demokrasi anlayışınız? Nerede sizin adalet anlayışınız? Nerede sizin vicdanınız? Biz bu şehirde hangi görüşte olursak olarak hep beraber huzur içerisinde, kardeşçe ve dostça yaşıyoruz. Bu şehirde AK Parti'nin yaşadığı sorun da benim sorunum. İYİ Partili dostumun sorunu da benim sorunum. Senin sorunun değil mi bu şehirde yaşadığımız sorunlar? Sen “İktidara mensubum, eğer beni seçersen işler daha kolay olur.” diyorsun. Ya seçmezlerse hiç yardım etmeyecek misin? Bu nasıl demokrasi inancı? Seçimler, demokrasinin bir gereği. Nasıl genel seçimlerde milletin sesi oluşuyor ve biz saygı duyuyorsak yerel seçimlerde de gene milletin iradesi ortaya konuyor. Herkesin de saygı duymasını, bizi birbirimizden ayırmamasını talep ediyorum. Çünkü çocuklarımız bu şehirde yaşıyor.

Kıymetli dostlar, yeni dönemde de göreceksiniz. Ben öncekine göre çok daha tecrübeli bir şekilde, Çorlu’muzun isminin sadece yakın coğrafyada değil, Tekirdağ'da, Trakya'da, Türkiye'nin tamamında duyulması için canla, başla, ekip arkadaşlarımla, belediye meclis üyesi arkadaşlarımla, partimizin yönetimiyle hep beraber duyurmaya devam edeceğiz.

 “Bir Çay Kaç Lira Oldu? Emeklimiz Ne Durumda?

Öyle bir gözüküyor ki seçimlerden sonra elektriğe gene zam olacak. Olacak mı? Akaryakıtta gene zam olacak. Şimdi kahvenin önündeyiz. Zafer burada. Çay fiyatları şimdi kaç para? “Yani Kahveciler Odası 10 lira dedi. Millet içemiyor diye 7 liraya veriyorum.” dedi. Artık birbirimize çay söylerken zorlanır hâle geldik.       

Burada bakıyorum, kır saçlı gencecik abilerim var. Emekli olan abilerimiz var burada. Hayat nasıl, sizin için anlattıkları kadar kolay geçiyor mu?

Elbette bu bir genel seçim değil. Yerel seçim. Ben de farkındayım. Ama hep beraber, hepimizi bu zor şartlar altında bırakanlara 31 Mart'ta bir sarı kart gösterecek miyiz Çorlu'dan?

“Kent Lokantası İle İhtiyaç Sahiplerinin Yüzü Gülecek”

 Hemşehrilerime inanıyorum, güveniyorum. 1 Nisan'da, gene hep beraber burada olacağız. Ben bu sefer teşekkür turu için hepinizin arasında olacağım. Sosyal destek alanında da bu şehirde yapacaklarımız olacak. Çünkü ne yazık ki ihtiyaç duyan vatandaşlarımız var. Kim ister aşevinde sayılar çoğalsın diye ama ihtiyaç duyanların sayısı artıyor. İstanbul'da kent lokantaları yaptı Ekrem Başkan. Her yerde talep duyuyorum, görüyorum. Biz de yapacağız, biz de yapacağız.    Gönül ister, hepimiz gönül rahatlığı içerisinde bu lokantalarda yemek yiyebilelim ama ne yazık ki onları yapmaya da ihtiyaç var. Onları da göreceksiniz şehrimizin muhtelif noktalarında yapacağız.

“Bir Değil, İki Pazar Yeri Yapacağım”

Mahalle mahalle geziyoruz. Dedim ya, ben size geçtiğimiz beş yılda söz verdim. Kitapçığımı elimden hiç bırakmadım. Bir borcum vardı size. Şeyhsinan’da bir tane pazar yeri yapacağız dedik, burada yakında Cemal Gürsel Bulvarı'nda.   Maalesef enflasyonu çok yukarıya kaldırdılar, söz verdiğim hızla yapamadım. Ama hiçbir sözümü unutmadım. Peşinden koşacağım. İster kredi versinler, ister vermesinler. Göreceksiniz, şehrimize olan borcumu ödeyeceğim.  Bir değil, iki tane yapacağım. Onun da yolunu bulacağım. Bunu yalnız başına yapmayacağım. Birbirinden değerli meclis adayı arkadaşlarım var aranızda. Aralara daldılar ki sizi dinliyorlar, takip ediyorlar. Her biri birbirinden farklı mesleklerde, her biri hayatın içerisinde sosyal yaşamın tarafı. İhtiyaç sahibi olana yetişmeye çalışıyorlar; kimisi mesleğiyle kimisi gayretiyle hemşehrilerim tarafından tanınan bilinen insanlar. Onlara da huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu yola benimle beraber çıktılar.

“Ulaşamadığım Sevgili Hemşehrilerim, Lütfen Sizler Bize Ulaşın”

13 gün kaldı. Burada bana samimiyetle bakan, el sallayan, desteklerini ve kalbini açan dostlarımızdan da bir talebim var. Bu sesin daha gür çıkabilmesi için, sizin sesinizin, belediye başkanınızın sesinin daha gür çıkabilmesi için; bize ulaşmak isteyen her kapının çalınmasını sizlerden rica ediyorum. Eğer kendimi iyi tanıtamadığım, yanlışlıkla gönlünü kırdığım, yetişemediğim mahallelim, dostum, hemşehrim varsa ne olur bizlere ulaşın. Kaplarını çalalım, kendimizi iyi anlatamadıysak daha iyi anlatmak için mücadele edelim.

 “En Az 100 Bin Oy Hedefliyoruz”

100 bin oy hedefimiz var, en az 100 bin. Bugün belediye meclisinde partimiz 23 belediye meclis üyesiyle temsil ediliyor. En az 26 belediye meclis üyesi olması için çalışıyorum.  Ama AK Partili, MHP'li, İYİ Partili dostlarım hiç üzülmesinler. Ben onların da başkanı olacağım. Biz milletimizden, hemşehrilerimizden hiçbir şey kaçırmıyoruz.

Belediye meclisimizde beş yılda aldığımız kararlara baktım. 1154 karar almışız. Bu kararların 1045 tanesini beraber düşünüp, beraber değerlendirip oy birliğiyle almışız. Arada bir de siyaset yapmışlar. Bütçeye itiraz etmişler. Kendi oluşturamadıkları bütçenin bakiyesini bize yazmaya çalışmışlar. Gene ortak akla hürmet edeceğiz, iş birliğine hürmet edeceğiz. Şehrimizin sivil toplum örgütleriyle, odalarla, muhtarlarımızla, iş insanlarımızla, hep beraber bu şehir için düşünecek, beraberce karar verecek; Çorlu'muzun ismini, Trakya'nın talebini daha da gümbür gümbür hep beraber anlatacağız inşallah.

“Her Şey Çok Güzel Olacak…”

Bu akşam bizlere zaman ayırdığınız, buraya geldiğiniz, evlatlarınızdan zaman ayırdığınız için; buraya gelen güzel evlatlara, kızlarımıza, çocuklarımıza, hepinize canıgönülden teşekkür ediyorum. Her kapının çalınmasını sizlerden rica ediyorum. İnanıyorum ki hemşehrilerimiz, büyük bir destekle önümüzdeki meclis için, Türkiye'nin nüfus büyüklüğü itibarıyla 80. en büyük yaşam alanını, Trakya'nın en büyük şehri Çorlu’muzu yönetmek için bizlere tekrar vize verecekler. Bizler de onların başlarını öne eğecek hiçbir şeyle karşılarına çıkmayacağız. Sağ olun, var olun, Göreceksiniz, devamı var. Bu şehirde inandığımız şekilde, huzur içinde, özgür bir biçimde yaşamaya devam edeceğiz. Her şey çok güzel olacak…” sözlerine yer verdi.

Yayınlanma Tarihi : 2024-3-20 01:38:59
Okunma Sayısı : 171
oıo