AKP anlayışı; demokrasiyi salt olarak sandığa ve seçimlerin yapılabilir oluşuna indirgedi, adaleti de salt mahkemelerin çalışıyor olmasına
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, 14 Mayıs’ın yıldönümü dolaysıyla bir mesaj yayınladı.
14 Mayıs 1950 seçimleri ile 27 yıllık tek parti iktidarına son vererek Türkiye’yi gerçek anlamda çok partili hayata geçiren adımı atan ve bu seçimler sonucunda halkın ekseri takdiri ile iktidara gelen Demokrat Parti için 14 Mayıs tarihi, bir demokrasi bayramıdır.
Bu müstensa günün 70. Yıldönümü dolayısıyla bir mesaj yayınlayan Demokrat Parti Genel Başkanı Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal, şunları ifade etti:
“Bugün biz demokratlar için demokrasi bayramıdır”
Bugün, Türk Demokrasi Tarihinin makus kaderini değiştiren, Tanzimat’tan beridir denenen lakin çeşitli sebeplerle vakıf olunamayan “demokrasiye geçiş” teşebbüslerinin başarılı olduğu, “bir devre son verilen ve başka bir devrin açıldığı” o müstesna günün 70. yılı; bugün biz demokratlar için “demokrasi bayramı.”
14 Mayıs 1950 Seçimlerinin, yani gerçek anlamda ilk serbest, müdahalesiz, hür ve sahiden çok partili seçimlerin gerçekleşmesinin, demokrasinin asli unsuru olan ve milli iradenin sığınağı sandıkların, asli vasfını yerine getirdiği seçimlerin üzerinden 70 sene geçti.
70 sene evvel, cumhuriyet rejiminin demokrasi ile gelişeceği ve tamama ereceği bilinci, cumhuriyetin temel dayanaklarından “hakimiyet-i milliye” ve “istiklal-i tamme” ilkesinin demokrasi ile varlık bulacağı inancı ile verilmiş büyük bir mücadelenin son merhalesi aşılmıştır.
1946 yılında “çok partili” yaşama geçilmiş olsa da devleti, partinin ilke ve amaçlarının icra organı addeden ve bu veçhile devlet kudreti ile milli iradeye ket vurmaya kalkan anlayış, “milletin namusu” bildiğimiz oyları açıktan kullandırmış, tasnifini ise gizliden yapmak sureti ile Türk Siyasi Tarihi’nin en büyük ve organize “seçim yolsuzluğu”nu gerçekleştirmiştir.
Görünürde “çok partili” fakat özünde “tek partili” bir sistemin bitişinin olduğu kadar, milli iradeye müdahalenin de –en azından uzunca bir süre- son bulmasına vesile olması hasebiyle, bugün bizler için kutludur.
Yetmiş senelik zaman diliminde 14 Mayıs’ı bir büyük kazanım bilmiş, var olanın kıymetini arttırmak için uğraşmış hürriyetçi, demokrat anlayışa karşın, en kesif örneklerini son 20 yılda gördüğümüz şekilde var olanı dahi korumamış, aksine demokrasiyi kendisi ve iktidarı için tehlike görmüş olanlarla da karşılaştık.
“Maalesef 70 yıl sonra, tek parti devleti yeniden zuhur etmiştir”
Yetmiş sene önce kurumsal olarak partisinin yanına silahlı kuvvetleri koyup milli iradeyi tasnif etmeye kalkan anlayış, bugün partisinin yanına adli kuvvetleri koyanlarla sürmektedir.
Yetmiş yıl önce demokrasi talep edenleri “öteki” ilan eden anlayış, bugün bu talebi yineleyenleri “hain” ilan edenlerle level dahi atlamıştır.
Yetmiş yıl önce devleti partileştiren anlayış, bugün partiyi devletleştiren anlayışa eminiz ki şaşmış kalmıştır.
Milletin iradesi yine ve fakat başka yöntemlerle etki altına alınmaya, tasnif edilmeye devam edilmektedir.
Yetmiş yıl önce bugün yıkılmış “tek parti devleti” bugün “devletin tek partisi” şeklinde yeniden zuhur etmiştir.
Demokrasiler en ilkel manada azınlığın rızası ile çoğunluğun idaresidir. Özü itibariyle çoğunluğa saygıyı gözeten bir iradeyi temsil etmektedir. Ancak geldiğimiz noktada çoğunluğun yönetimi değil tahakkümü haline gelmiş, çoğunluk “sınıfsal” bir mahiyet kazanarak azınlığı ezmeye başlamıştır.
“Sandıktan başka yöntemlere tevessül edilmeye başlandığını görüyoruz”
Dahası “çoğunluk” elde edebilmek için sandıktan başka yöntemlere tevessül edilmeye başlanmış, “azınlık-çoğunluk” kavramı birbirine karışmıştır. Bunun tezahürü ise koalisyon olmadığı iddia edilen “ittifak” düzenlemesidir.
AKP iktidarı ile maalesef son 18 yılda demokrasinin kazancı, bu zihniyetin kazancı ile ters bir orantıya oturtulmuştur.
Demokrasiyi salt sandığa, seçimlerin yapılabilir oluşuna indirgeyen AKP anlayışı, adalet kavramında da mahkemelerin işler olmasını yeterli addetmektedir.
“Bugün, tek parti+YSK formülasyonunu kullanıyorlar”
Yetmiş yıl evvel “tek parti+TSK” formülasyonu ile iktidar olan bir zihniyetin yerini, tek parti+YSK formülasyonu almıştır.
Bunun en basit göstergesi ise henüz bir hafta önce bir yılını geride bıraktığımız İstanbul Seçimlerinin yenilenmesine dair YSK kararıdır.
İki asırlık demokrasi mücadelesinde en bariz başarı olarak gösterebileceğimiz 14 Mayıs Seçimleri bizler için “demokrasi bayramı” olarak idrak edilmiştir. Ancak içinde bulunduğumuz vasat “bayram” addedilen günleri bayram gibi kutlamaya yetecek sebepleri de yok etmiştir.
Çocukların haklarından edildiği, korunamadığı, layıkı ile muamele göremediği yerde “çocuk bayramı” kutlamak, işçilerin haklarının korunmadığı, iş cinayetleri ile hayatlarının elinden alındığı ve mesullerinin hakkı ile yargılanmadığı yerde “işçi bayramı” kutlamak, borçlu oldukları cumhuriyetle kavga eden “cumhuriyet kurumları”nın olduğu, cumhuriyet ile hesaplaşma peşine düşen kadroların iktidarda olduğu yerde “cumhuriyet bayramı” kutlamak nasıl bir çelişki ise demokrasinin istinat noktası olan sandığın bile güvenilirliğinin sorgulanır hale geldiği, demokratik hakların talebinin suç sayıldığı yerde “demokrasi bayramı” kutlamak da bir çelişkidir.
Bu nedenle biz Demokratlar, 14 Mayıs 1950’yi demokrasinin “bayram” ettiği bir gün kabul etsek de bugün, 70 yıl sonra bir bayram coşkusu ile bugünü idrak edemiyoruz.
Ancak bu mümtaz günü, o günkü mücadeleyi anarak idraklerimizi tazeliyor, 14 Mayısları bayram haline getirecek günlerin gelmesi için çalışmaya söz veriyor ve buna inanıyoruz.
Bu vesile ile o kutlu günün kutlu isimlerine, 3. Cumhurbaşkanımız ve partimizin kurucusu Celal Bayar, Şehit Başbakanımız Adnan Menderes, şehit bakanlarımız Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı, kutlu bir mücadele ile cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmış diğer kutlu isimleri saygı ve rahmetle yad ediyor, bayram gibi kutlayacağımız 14 Mayısların yakın olduğuna inanarak milletimizi saygı ile selamlıyoruz.”
Okunma Sayısı : 1018