
Recep Çalı
İYİYE VE İYİLİKSEVERLERE SAHİP ÇIKMAK,
Benim yaşımdakiler hatırlayacaklardır, bizim öğrencilik yıllarımızda, sadece doğruyu bulduğumuz için değil, problemleri algılama biçimimiz ile çözüm yolumuza not verilirdi. Sonucu yanlış bulsak bile…
Bugün geldiğimiz noktada ise sorunun gerçek sonucunu bulup doğru şıkkı işaretlediniz ise tam not alıyorsunuz, bulamadınızsa yok not. Hatta dört yanlış bir doğruyu götürür ilkesi işliyorsa eğer eksi not almanız bile mümkün.
Neden böyle oldu?
Çünkü teknoloji gelişti, bilgisayarlar yükümüzü aldı. Kâğıtları da makinalar okuyor. Mekanikleştik.
Şimdi eminim pek çoğumuz bu tercihin doğru ya da yanlış olduğunu irdelemeye çalışıyor. Bense; “keşke hayatı böyle algılamasaydık, keşke gidiş yolu hala önemli olsaydı.” Diye düşünüyorum.
Hayatın doğru/yanlış diye tanımlanacak iki seçenekten oluşmadığını, tam doğru bilinen seçeneğin bile kimi zaman tam doğru olmayabileceğini bunca zaman sonra öğrendiğimizi sanıyorum. Yani doğru kime göre, neye göre doğru yanlış neye göre yanlış diye sorgulamak da artık şart oldu.
Bilmem neden pek çoğumuzun oynamış olduğu şu iki oyunu hatırladım birden bire.
Biri Dama, diğeri Satranç;
Dama oynarken, bir taşınızı dama yaparak üstünlük elde edebilmek adına, kimi zaman bir taşınızı adeta göz göre göre feda edersiniz, oyun dışı kalmasına göz yumarsınız. Bunu sizin hatanız olduğunu sanan oyuncu kurguladığınız oyuna düşmüş ise büyük ihtimal ile oyun lehinize bitecektir.
Satranç ise daha kapsamlı ve daha karışık senaryolarla oynanan bir akıl oyunudur.
Bu oyunu oynayanlar bilir, öyle an olur ki; an gelir vezirinizi bile isteye ateşe atarsınız.
Yeter ki iki piyonunuz Şah-Mat deme şansını yakalasın.
Bu söylediklerimi çoğumuz biliyoruz da, hayatın bir oyun olmadığını yani kazanmak/kaybetmek üzerine kurgulanamayacağını bilemiyoruz/kabullenemiyoruz. Sanırım sonuç odaklı çalışma mantığı pek çoğumuzu bu duruma getirdi. Artık bu mutlaka kazanma odaklı anlayıştan kısmen de olsa sıyrılmalıyız. Kazanmak ya da kaybetmek üzerine kurgulanan bir yaşamın, çoğu zaman mutsuzluklarımızın kaynağı olduğunu görelim lütfen.
Bunu yapabilirsek hem kendi hayatımızı hem de oksijenini beraber tükettiğimiz dünyamızda birlikte yaşadıklarımızda huzuru ve mutluluğu getirebiliriz.
Uzun sözün kısası, ben derim ki: İyi niyetine ve insanlığına inandığımız, canlılara dair sevgisinden şüphe duymadığımız; iyiye, güzele dair çabasından emin olduklarımızı her zaman destekleyelim ve sahiplenelim. Eğer sahiplenmez ve desteklemez isek korkarım ki, birileri Şah-Mat denildiğinde çok geç olacaktır.
Saygılarımla. Recep ÇALI-İnşaat Mühendisi
Okunma Sayısı : 1147

Recep Çalı Diğer Yazıları
- GÜL GÜZEL BİR ÇİÇEKTİR!
- HAK, HAKLI ve DİREKSİYON!
- DEMOKRASİ; ÇOĞUNLUKÇU MU? ÇOĞULCU MU?
- YEREL YÖNETİM VE YERELLİK ÜZERİNE DÜŞÜNCELERİM.
- YÖNETECEKSEN, TALEP EDECEKSİN
- SEÇİLME HAKKIMIZI DA KULLANALIM!..
- NEDİR BELEDİYE;
- YEREL YÖNETİCİ/YEREL BASIN DAYANIŞMASI ŞARTTIR
- DÜNÜ, BUGÜNÜ BOŞ KAFAYLA DEĞERLENDİRMEK.